MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava dışı ....n davalı bankadan kullandığı tüketici kredisine kefil olduğunu, asıl borçlu borcunu ödemeyince davalı bankanın aleyhine icra takibi yaptığını ve haciz sırasında maaşının 3/4'nün kesilmesi konusunda muvafakat vermek zorunda kaldığını, ve maaşından 9.550 TL. kesinti yapıldığını, asıl borçlu hakkında takip semeresiz kalmadan aleyhine kefil olarak takip yapılmasının yasaya aykırı olduğu gibi, haciz sırasında alınan muvafakatın da geçerli olmadığını ileri sürerek, takipten dolayı borçlu olmadığının tesbiti ile haksız kesilen 9.550 TL.nin istirdadına karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacı kefilin de borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın istirdat talebi bakımından reddine, davalı bankanın davacıdan dava konusu alacağı talep etme hakkı bulunmadığından dava tarihi itibariyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacının dava dışı ...'ın kullandığı tüketici kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığı, davalı banka tarafından davacı kefil ile dava dışı asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıldığı ve 8.6.2012 tarihinde davacı evinde haciz işleminin uygulandığı sırada, davacının maaşının 3/4'ne haciz konulmasına muvafakat ettiğini beyan ettiği ve davalı banka tarafından da kredi borcunun tahsili amacıyla davacı kefilin maaşından kesintiler yapıldığı tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Ne var ki davacının haciz sırasındaki bu beyanı icra baskısı ve haciz tehdidi altında alınmış olup, davacının bu kabulü kendisini bağlamaz. Bu itibarla, davacının bu beyanının borcu kabullendiği anlamına geldiğinin kabulüne imkan yoktur. Açıklanan nedenle, mahkemece takipten dolayı menfi tesbit talebi kabul edildiği halde, yanlış değerledirme ile istirdat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.