Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24009 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10558 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 29.05.2002 tarihinde davalı ... şirketinin yönlendirmesi ile bacağındaki yoğun ağrılar nedeniyle davalı hastaneye başvurduğunu, kendisine burada menüsküs yırtığı teşhisi konulduğunu ve ameliyata alındığını, ancak ağrılarının artarak devam ettiğini, 31.05.2002 de taburcu edildiğini, ağrılarının son bulmaması nedeniyle tekrar davalı hastaneye başvurduğunu, fizik tedavi gördüğünü ancak durumunun düzelmediğini, 25.06.2002 tarihinde başka bir hastanede acilen ameliyata alındığını ve orada enfeksiyon kaptığını öğrendiğini, davalı doktorun olayda kusurlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı hastaneye bacağındaki ağrı şikayetleri ile başvurduğunu ve menüsküs teşhisi koyulduğunu, davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini ancak taburcu olduktan sonrada şikayetlerinin devam ettiğini bunun üzerine tekrar aynı doktora başvurduğunu, fizik tedavi gördüğünü ancak her hangi bir gelişme kaydedemediğini, başka bir hastaneye başvurduğunda ameliyat sırasında enfeksiyon kaptığının anlaşılarak tekrardan acilen ameliyata alındığını, bu nedenle uzun süre yürüyemediğini, psikolojisinin bozulduğunu, uğradığı maddi ve manevi zararların tazminini istemiştir. Davalılar, yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğunu savunmuşlardır. Mahkemece,... Kurulundan alınan bilirkişi raporuna göre davalıların olayda bir kusurlarının olmadığı, oluşan durumun komplikasyon niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekil, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özelliklerinin göz önünde tutulması,onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılması ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.Mahkemece,... Kurulundan alınan bilirkişi raporunda "somut olayda meydana gelmiş olan artroskopi sonrası enfeksiyon gelişmesinin literatürde çok düşük oranda da olsa komplikasyon olarak bildirildiği, bu hastada gelişen enfeksiyonun hekim tarafından akla getirildiği, dize ponksiyon uygulandığı, gerekli antibiyotik tedavisinin başlatıldığı, kişide oluşan klinik durumun artroskopinin komplikasyonu olarak değerlendirildiği ve doktora bir kusur izafe edilemeyeceği" belirtilmiş, davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edildiği halde, mahkemece, davacı itirazlarının karşılanmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, üniversitelerin ilgili ana bilim dallarından seçilecek, konularında uzman bilirkişilerden oluşmuş bir kurul aracılığı ile davalının hukuki konum ve sorumluluğu, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, yapılması gerekenle yapılan müdahale ve işlemlerin ne olduğu, bu hususta davacıya bilgilendirme yapılıp yapılmadığı, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda hastaneye kusur izafe edilip edilmeyeceğini gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.