MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, .... tipi aracın maliki olduğunu, 07.09.2015 tarihinde aracı ile seyir esnasındayken aracın motor devrinin düşmesi sonucu kendiliğinden yavaşladığını ve hiç bir arıza uyarısı vermeden stop ettiğini, tekrar çalıştırıldığında araçtan anormal sesler geldiğini, araçta bir çok uyarı ışığı yandığını ve aracın stop ederek bir daha çalışmadığını, serviste aracın arızasının motorun yatak sarmasından kaynaklandığına ve tamirinin mümkün olmadığına, motorun yenisi ile değiştirilmesi gerektiğine dair rapor tutulduğunu ileri sürerek, ayıplı malın arızalanması sebebiyle yedek parça, işçilik ve yeni ruhsat bedeli olarak uğranılan 24.785,83 Euro zararın ödeme tarihindeki kur üzerinden yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.Davalılardan Aycan davanın reddini dilemiş; ...., usulüne uygun tebliğe rağmen cevap vermemiş; davalılardan ...'e ise dava dilekçesinin tebliğ olmadığı anlaşılmıştır.Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Davalılardan ...'in temyizi yönünden yapılan incelemede; Savunma hakkı Anayasanın 36.maddesinde güvence altına alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK.nun 27.maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, davalıya savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. HMK.'nın 320/1. maddesinde "mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği" belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve "mümkün olan hallerde" olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. HMK'nın 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Hal böyle olunca, tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında tüm davalılara dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği zaruri olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu kural ihmal edilmek suretiyle, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının ve davalı ...’in sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılardan ... yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davacının ve davalı ...’in sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde taraflara iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.