MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıdan 20.12.1997 tarihli harici sözleşme ile konut satın alıp, anlaşılan bedeli ödediği halde, konutun teslim edilmediğini, resmi satışının da yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, konutun dava tarihi itibariyle tespit edilecek rayiç bedelinden 80.000,00TL'nin, geç teslimden dolayı 20.000,00 TL nin en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 87.350,09 TL 'nin 80,000,00 TL sinin dava tarihinden, 7.350,09 TL sinin ıslah tarihi olan 13/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu taşınmaz tapulu olup tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (EMK.634 yeni M.K. 706, BK. 213, Tapu Kn. 26 ve Noterlik Kn. 60.md.leri) O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ne var ki hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle haksız iktisabın kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında zaruret vardır. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacının 20.12.1997 tarihinde tanzim edildiği dosya kapsamından anlaşılan harici satım sözleşmesi ile davalıya ödediği bedelin akdin ifasının imkansız hale geldiği tarihteki ulaşacağı alım gücünün, enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak sureti ile belirlenmeli, denkleştirici adalet ilkelerine göre konusunda uzman bilirkişi kurulundan açıklayıcı, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı ve bu yolla belirlenecek miktara, istemle bağlı kalınmak üzere hükmedilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek yazılı şekilde hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırıdır .Bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, davalının (2) nolu bentte yazılı nedenler ile temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.