MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı şirkete ait alışveriş merkezinin otoparkında aracının sert bir cisimle çizilerek zarara uğratıldığını, bu durumdan gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, aracın tamir bedeli ve tamir sonrası araçta oluşacak değer kaybı ile birlikte aracın tamirde kalacağı süre zarfında doğacak kira kaybı dahil ıslah ile birlikte 6750,00 TL maddi tazminatın, yaşadığı elem ve keder için ise 2000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile, 6750 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,manevi tazminat yönünden ise davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, araçtaki hasarın davalı şirketin gerekli güvenlik önlemlerini alamamasından kaynaklı olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, bu talepleri için olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istemiş ancak faiz talebi hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz herhangi bir hüküm tesis edilmemiştir. Buna göre, davacının faiz talebi ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. 3-Somut olayda, aracın, sert bir cisimle çizilmek sureti ile zarar gördüğü bunun tamir masrafı gerektirdiği gibi değer kaybı da oluşturduğu sabit olup, davacı bu zararlarını istemekle haklıdır. Davacının maddi alacak kalemleri arasında ayrıca aracın tamiri sırasında geçecek süre zarfında doğması muhtemel kira kaybı da yer almaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın 5 günlük sürede tamir edebileceği ve bu süre zarfında kiralama ücretinin günlük 350 TL üzerinden 1750,00 TL olabileceği bildirilmiş, mahkemece bu kalem istek yönünden de dava kabul edilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamından davacının araç kiralamaya ilişkin zararının doğup doğmadığı belli olmayıp dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının bu hususu ispatladığı anlaşılamamıştır. İspat yükü kendisinde olan davacı bu zararını ispatlayamadığına göre, bu miktar yönünden davanın kabulü yerinde değildir. Hal böyle olunca, mahkemece bu kısım talep yönünden davanın reddi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.