Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23261 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15675 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, yabancı otları engellenek için davalıdan aldığı ilacı, davalının tarif ettiği şekilde uyguladığını ancak cin mısır ekili olan tarlasının olumsuz etkilendiğini ileri sürerek, zararının tespiti ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 12.662,00TL'nin, davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 7.214,93TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan Halil tarafından temyiz edilmiştir. Eldeki dava, davacı üreticinin, davalıdan aldığı tarım ilacını tarlasına uygulaması sonucu zarara uğradığı iddiasına ilişkindir. Dosya kapsamı incelendiğinde; davacının 15.07.2013 tarihinde tespit talebinde bulunduğu, buna göre alınan 18.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda, "davacının mısır tarlasına atmış olduğu tarım ilaçlarının etiket bilgilerini okumadan bilinçsiz olarak hem yanlış tarım ilacı kullanması, hem de ilacın dozunu gereğinden çok fazla atmış olması nedeniyle birinci derece kusurlu olduğu; İlaç bayii satmış olduğu tarım ilaçlarının nerede ve hangi dozda kullanacağı hakkında çiftçiyi yeterince aydınlatmadığından bayiinin de kusurlu olduğu" kanaati bildirilmiş; mahkemece dosyaya kazandırılan 09.01.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda ise, dava konusu taşınmaz üzerinde meydana gelen zarar miktarının hesabı yapılmış, toplam zararın 7.214,93TL olduğu bildirilmiş; mahkemece, ek raporda tespit edilen tüm zarar davalıya yüklenmek suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Oysa, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporuna göre, davalıya kısmi kusur atfında bulunulmuştur. Hal böyle olunca, mahkemece tarafların kusur durumunun tespiti yönünden gerektiğinde yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar tesisi gerekirken, davalılara tam kusur yüklemenin dosyada gerekçesinin bulunmadığı, ayrıca tespit dosyasındaki kısmi kusur sonucunun da davalılarca kabul edilmediği gözönünde bulundurulmaksızın, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalılardan Halil lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı ...'a iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.