Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23252 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11500 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacılar, murisleri ....'in davalı bankadan 2012 yılında tüketici kredisi kullandığını, 21/05/2013 tarihinde vefat edene kadar ödemelerini düzenli yaptığını, vefat ettiğinde bankaya yaptıkları müracatta hayat sigortasının yapılmadığının belirtilmesi üzerine, tüm borcu kapattıklarını, ancak akabinde.... A.Ş tarafından davalı banka kanalı ile murise hayat sigortası yaptırıldığını, anlaşılamayan bir sebeple poliçenin iptal edildiğini tespit ettiklerini, poliçenin iptali sonrası ise davalı bankanın yeniden sigorta yapmadığını, halbuki ilk başta kredi masrafı adı altında poliçe bedelinin davalı banka tarafından çekildiğini, poliçenin iptal edilmesinde ve sonra gereğinin yerine getirilmemesinde davalı bankanın tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, yapılan 20.690,00 TL ödemenin davalıdan tahsilini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 19.400,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kasamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacıların murisinin davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı, 21/05/2013 tarihinde vefat ettiği, kredinin davacılar tarafından kapatıldığı, murisin kredi işlemleri sırasında hayat sigortası yapılması için onay verdiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hayat sigortasının henüz yapılmadan iptalinde tarafların kusurlarının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosya kapsamı incelendiğinde, kredi sözleşmesi kurulması aşamasında, davalı tarafından hayat sigortası işlemleri başlatıldığı, ancak hesapta yeterli bakiye bulunmaması üzerine hayat sigortası işlemlerinin iptal edildiği anlaşılmaktadır. Davalının sigortanın iptaliyle ilgili miras bırakanı ilgili yönetmelik gereği (....yeterli düzeyde bilgilendirmediği, bunun ise miras bırakan ve dolayısıyla mirasçılar aleyhine bir duruma sebebiyet verdiği açık olmakla birlikte, miras bırakanın hayat sigortası yapılmasını takip ve işlemlerin yerine getirilmesini kontrol sorumluluğu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, kredi borcunun teminat altına alınması için sigorta poliçesi düzenlenmemesinde, murisin ve davalı bankanın karşılıklı kusurunun üzerinde durularak ve gerekirse bu hususta uzman bilirkişilerden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp, TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına göre zararın paylaştırılması gerekirken, yazılı şekilde, tüm kusurun davalıda bulunduğu gerekçesiyle, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararı temyiz eden davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 331,40 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.