MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacılar, 21 Eylül 2009 tarihinde Antalya'da geçirmiş olduğu bir kaza neticesinde sağ el bileğini kırdığını, kazanın akabinde 23/09/2009 tarihinde, davalı International ... A.Ş.'nin kadrolu hekimi olan davalı Prof. Dr. ...'e muayene olduğunu, 24 Eylül 2009 tarihinde davalılar Prof. Dr. ... ve Dr. ... tarafından International Hospital'de ameliyat edilip 25 Eylül 2009 tarihinde de taburcu edildiğini, taburcu edildikten sonraki 3 ay boyunca, hekiminin önerileri doğrultusunda günlük yaşamını sürdürdüğünü, tedaviden sorumlu olan doktorların aynı tarihlerde çekilen röntgenleri tetkik edip fiziki muayene yaptıklarını, her iki kontrolde de hiçbir problem olmadığı ve her şeyin normal seyrinde ilerlediğini bildirdiklerini, Kasım ayı sonunda da harici demir aparatı ve çivileri çıkartarak atele geçtiklerini, yaşadığı sıkıntılar nedeniyle, ikinci bir görüş almak üzere başka bir hekime danışma gereği duyduğunu, 05/01/2010 tarihinde çektirdiği röntgen ve bilgisayarlı tomografi sonuçlarına göre, sağ el bileğindeki kırığın kaynamamış, aksine birbirinden açılan kemik uçlarında erime ve kısalma olduğu ve bunun sonucunda sağ el bileğinde fonksiyon ve kemik anatomisi bozukluğuna bu nedenle de ikinci ve açık bir operasyon yapılması zorunluluğu bilgisini verdiklerini, operasyonu yapan davalıların ciddi kusurlu oldukları ve gerekli özeni göstermediklerini, 29/01/2010 tarihinde Acıbadem Kadıköy Hastanesi'nde başka bir hekim tarafından birinci ameliyatın sebep olduğu arızalara müdahale edildiğini, bu operasyon esnasında el bileği 21 cm kadar açılıp radius kemiğin kaynamaması sonucunda oluşan erimeye bağlı olarak 1,5 cm kısalma olduğunun görüldüğünü, bu kısalmış kemik ucu uç uca getirilerek kadavradan alınan kemik tozu ile 1,5 cm lik kısalığın doldurularak bağlanıp kırık uçlar kilitli plak takılarak sabitlendiğini, ancak birinci operasyon ve sonrasındaki özensiz takip aşamaları nedeniyle sağ el baş parmağını hiçbir zaman eskisi gibi kullanamayacağı ve sağ el bileğinin de eski hareket yeteneğine ulaşamayacağının raporlarla sabit olduğunu ileri sürerek, davacı ... için 200.000,00 TLmanevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla işgücü ve fonksiyon kaybı nedeniyle 2.500,00 TL, çalışamadığı 4 ay için kazanç kaybı nedeniyle 2.500,00 TL, istihdam etmek zorunda kaldığı elamanlar nedeniyle uğradığı zararlar için 2.500,00 TL, hatalı operasyon ve sonrasında ikinci operasyon nedeniyle ödediği tüm tedavi giderleri ile ilgili 2.500,00 TL maddi tazminat, davacı ... için 70.000,00 TL, davacı ... için ise 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, gerçekleştirilen ameliyatın tıp kurallarına uygun olmaması, ameliyat sonrası özen yükümlülüğüne aykırı davranılıp gerekli bakım ve tedavinin yapılmamasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece davacının iddiaları kapsamında değerlendirme yapılmak üzere Adli Tıp 2. İhtisas Kurulundan bilirkişi raporu talep edilmiş olup, düzenlenen adli tıp raporuna itiraz edilmesi üzerine Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmıştır. Adli Tıp raporunda her ne kadar ortaya çıkan rahatsızlık yapılan ameliyatın bir komplikasyonu olarak değerlendirilmiş ise de, davacı davalılar tarafından ameliyat sonrası etkin bir tedavi hizmeti verilmediği, yanlış tedavi uygulandığı iddiasına da dayanmıştır. Ne var ki, alınan adli tıp raporu bu iddialar kapsamında herhangi bir değerlendirme içermemektedir. Mevcut bilirkişi raporu karara esas alınabilecek derecede yeterli bir tespit ve değerlendirmeye dayanmamaktadır. O halde mahkemece, davacının iddia ettiği diğer hususlarla ilgili tüm bilgi ve belgeler, gerek davalı hastanedeki ameliyat ve tedaviye, gerekse diğer hastanede yapılan tedavilere ilişkin tüm bilgiler, varsa çekilen filmler, inceleme raporları, epikriz ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporun birlikte gönderilip, üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine açık bir rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.