Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22996 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27212 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının kullanmış olduğu kredi nedeniyle kendisinden peşin komisyon masrafı adı altında kesilen 1.333,40 TL'nin iadesi talebiyle açmış olduğu dava neticesinde ... 1. Tüketici Mahkemesinin 26/02/2015 tarih, 2014/594 Esas ve 2015/564 Karar sayılı ilamı ile 1.333,40 TL'nin iadesine kesin olarak karar verildiğini, davalının bu ilama dayalı olarak başlattığı takip neticesinde icra dosyasına 2.246,44 TL ödeme yaptıklarını ileri sürerek, ödenen 2.246,44 TL'nin istirdadına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.Somut olayda mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda "Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK'nın 114 ve 115 maddeleri gereğince usulden reddine” denilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise kısa karardan farklı olarak "davanın reddine" denilmiş olmakla kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuş olup, bu ise az yukarıda açıklandığı üzere usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma şekil ve sebebine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.