MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, davalı bankaya herhangi bir borcu olmamasına rağmen sahte kredi sözleşmesi nedeniyle borcu varmış gibi hesabından kesinti yapıldığını, kesinti sebebini davalı bankadan sorması üzerine bir krediden söz edildiğini, ancak kendisinin çektiği bir kredi olmadığını, davalının son olarak kamera kayıtlarından başka bir kişinin sözleşme imzaladığının tespit edildiği yönünde bilgi vermekle beraber maaşından yapılan kesintilere devam edildiğini ileri sürerek maaşından kesilen toplam 2018,22 TL'nin istirdadına ve geriye kalan 20.155,56 TL bakımından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, sahte kimlik kullanılmak suretiyle davacı adına kredi çekildiğinin tespit edildiğini, davacının bankalarına borcu bulunmadığını, 08.08.2014 tarihinde davacıdan tahsil edilen miktarın iade ve kredinin iptal edildiğini savunarak dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini dilemiştir. Mahkemece, konusuz kalması nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; eldeki dava ile sahte kimlik bilgisi kullanılarak adına davalı bankadan kullanılan kredi nedeniyle maaşından yapılan kesintilerin iadesini ve bakiye miktar bakımından borçlu olmadığının tespitini istemiş; davalı ise tahsil edilen miktarın 08.08.2014 tarihinde davalıya iade edildiğini ve kredinin kapatıldığını savunmuştur. Mahkemece, uyuşmazlığın davacının kimlik bilgileri kullanılarak dolandırıcılık sureti ile davalı bankadan kredi kullanılması ve bunun bankaca fark edildikten sonra davalının mağduriyetinin giderilmiş olması dolayısı ile davalı bankanın davanın açılmasında kusur ve kastının bulunmadığı, davalının bu durumu davacı müşterinin itiraz ve bankaya müracaatı ile anladığı gerekçesiyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği gibi yargılama giderlerinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmiştir. Ne var ki; davacının maaşından kesilen miktarın dava tarihinden sonra davacıya iade edildiği ve kredinin kapatıldığı, davacı vekilinin ise 1 nolu celsede yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden taleplerinin devam ettiğine dair beyanı göz önüne alındığında; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.