MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalı ... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalılardan ...'in vekili olarak diğer davalı ... aleyhine ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsili talebi ile 28.11.2011 tarihinde ... 13. İş Mahkemesinin 2011/930 esas sayılı dosyası ile dava dava açtığını, davayı en iyi şekilde takip ettiğini, Mahkemece bilirkişi incelemesine ilişkin ara karar verilmişken davalı ...'in 04/03/2013 tarihli azilname ile kendisine haksız ve kötüniyetli olarak azlettiğini ve emeğinin karşılığı olarak kendisine hiçbir ücret ödenmediğini, davalılar arasında imzalanan 13/03/2013 tarihli protokole göre davalı ...'in iş mahkemesindeki davadan feragat ettiğini, vekalet ücretinin tahsili amacıyla her iki davalı hakkında başlattığı takibin davalıların haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesi istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, itirazının kısmen kaldırılarak toplam 14.650,00 TL üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, ( Ancak hüküm altına alınan 14.650,00 TL'den 7.000,00 TL'nin tamamından davalı ...'in, 7.650,00 TL'den ise her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarına ) fazlaya dair taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının ve davalı ...'ın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup davacı avukat, müvekkili olan davalı ...'in vekili olarak diğer davalıya karşı açmış olduğu işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davada, tarafların sulh olduklarını ileri sürerek, Avukatlık kanununun 165. maddesi gereğince hem müvekkili davalı ...'e hem de diğer davalıya karşı ücret alacağının tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali talebiyle eldeki davayı açmıştır.Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanunu'nun 164/4 maddesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi, ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden, avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti ödemekle yükümlüdür. Dava sulh ile sonuçlandığında ise, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir.....’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Dava konusu olayda da, isabetli olarak Mahkemenin kabulünde olduğu üzere davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, ihtilaf davacı avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde avukatın vekalet ücretinin hangi meblağ üzerinden hesaplanacağı noktasındadır. Dairemizin uygulamalarına göre, sulh olunan miktar belli değilse mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmalıdır. Somut uyuşmazlıkta sulh olunan miktar belli olmadığından, dava dilekçesindeki harca esas değer üzerinden davacının hak etmiş olduğu vekalet ücretinin belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, davalıların sulh oldukları miktar belli olmadığından davacı avukat tarafından takip edilen davada yatırılan harca esas tutar üzerinden, davacı ile davalı ... arasında bir ücret sözleşmesi bulunmadığı da gözetilmek suretiyle, davacı avukatın haketmiş olduğu vekalet ücretinin tespit edilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-Avukatlık Kanununun 165. maddesinde, “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmü öngörülmüştür. Dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ya da sözleşmenin bulunmaması halinde Avukatlık Kanunun 164/4 maddesi uyarınca belirlenecek ücreti ve davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini isteyebileceğinden, müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Bir önceki bentte de belirtildiği üzere, dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, davacının hak etmiş olduğu vekalet ücretinden, müvekkilin avukata ödemesi gereken ve hasma tahmili gereken ayrımı yapılmaksızın, davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekir. Mahkemece, davalının haketmiş olduğu vekalet ücretinin tamamından davalıların müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davacı ve davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde temyiz eden davacıya, peşin alınan 250,40 TL harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.