Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22894 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11988 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, davalının kendisi aleyhine başlatmış olduğu icra takibinden dolayı borçlu olmadığını, davalının kendisine veterinerlik hizmeti vermediğini beyanla takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Yargıtay...nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek, mahkemece, kısa kararda “Takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, İİY’nin 72/5. maddesi gereğince davacının bu dava nedeniyle uğradığı zarara karşılık olmak üzere, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın % 20'sine (05.07.2012 tarihinden önce başlatılan takiplerde % 40’ına) karşılık gelen 1.032,00 TL tazminatın davalıdan alınarak istemde bulunan davacıya verilmesine” dendiği halde gerekçeli kararın hüküm kısmında “Takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, İİY’nin 72/5. maddesi gereğince davacının bu dava nedeniyle uğradığı zarara karşılık olmak üzere, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (05.07.2012 tarihinden önce başlatılan takip nedeniyle) % 40’ına karşılık gelen 1.032,00 TL tazminatın davalıdan alınarak istemde bulunan davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğu, böylece icra inkar tazminatının oranı yönünden kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu bu nedenle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu' nun 388. maddesi gereğince usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 45,00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.