Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22799 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25708 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı bankadan kullandığı kredi ve kredinin yapılandırılması sırasında, değişik adlar altında kesintiler yapıldığını ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı tutularak 3.001 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, kesinti miktarının toplam 2.745 TL olduğu, tüketicinin bu miktar için öncelikle hakem heyetine başvurma zorunluluğunun bulunması nedeniyle HMK 114/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'nun 68/1.maddesi, “Değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” düzenlenmesini içermektedir. Kanunun bu maddesi; kamu düzenine ilişkin dava şartı olan mahkemenin görev alanını düzenleyen özel hüküm niteliğindedir. Bu kapsamda mahkemenin görev alanını belirleyen parasal değerin davanın açıldığı tarihe göre belirleneceği açıktır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, bilirkişi hesaplaması gözetilip kesinti miktarının 2.745 olduğu saptaması yapılarak davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davanın açıldığı tarihteki dava değeri, yasal parasal değerin üzerindedir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.