... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.6.2014 gün ve 365-557 sayılı hükmün Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 43579-40766 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A RDavacı, Kocaeli Gündoğdu 1. Bölge Toplu Konut Uygulaması kapsamında inşa edilen bir bağımsız bölümü satın aldığını, blokların ortak kullanım alanlarında ayıp ve eksikler bulunduğunu, site yönetimi tarafından .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/15 D.İş dosyası ile 04.03.2010 tarihinde tespit yaptırıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere eksik ve ayıplı işler nedeniyle uğranılan 5.285,00-TL maddi zararın tespit tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, ayıp ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmediğini, tüketici adına site yönetimi tarafından ayıp ihbarında bulunulamayacağını, taşınmazların projesine uygun, sorunsuz bir şekilde teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 1.823,37-TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 2014/43579 Esas 2014/40766 Karar sayılı ilamı ile “...1.Dava, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak ortak alanlarda bunlara uygun olarak yapılmayan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir. Davalı, ortak alanlarda ayıp bulunmadığını ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmuştur. Mahkemece, emsal olarak sunulan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 4077 sayılı TKHK’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi (6098 Sayılı B.K.’nun 223. maddesi) uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesinde (6098 Sayılı B.K.’nun 223. maddesi) öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının, Toplu Konut Uygulaması Projesi kapsamında bir daire satın aldığı anlaşılmaktadır. .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/238 Esas sayılı dosyasında aldırılan ve hükme esas alınan emsal bilirkişi raporu ile blokların intercom, asansör ve elektrik tesisatlarında kullanıldıkça ortaya çıkan gizli ayıplar bulunduğu, özürlü merdivenlerinin ise yapılmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece, davalı tarafın iş bu ayıplardan Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/15 D.İş dosyası ile haberdar olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesi (6098 Sayılı B.K.’nun 223. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Site yönetimi, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisine sahip değildir. Hal böyle olunca mahkemece gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları zaman dilimi de dikkate alınarak tarafların delillerinin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Özürlü merdivenlerinin yapılmamış olmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca bu kalem yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...” gerekçesi ile davalı yararına bozulması üzerine, davacı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.1-14.7.2004 günlü ve 5219 sayılı yasa ile HUMK.’ nun 427/2 maddesindeki temyiz ile ilgili parasal sınır 1.000.000.000 TL, 5236 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890.00.TL.’ ye çıkarılmıştır. Anılan yasada derdest davalar yönünden ne şekilde uygulanacağı yönünde açık bir uygulama hükmü bulunmamakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 23.2.2005 gün ve Esas 2005/13-32, Karar 2005/85 sayılı kararı uyarınca yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulunca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi durumunda temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınacağı belirtilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun 10.06.2015 tarih ve 2013/22-2223 Esas 2015/1536 Karar sayılı kararı gereğince, tarafların temyiz talebinde bulunup bulunamayacakları davanın kabul ve red miktarlarına göre ayrı ayrı belirlenecektir. Temyiz eden davalı tarafından talep edilen miktara göre kabul edilen miktar karar tarihi itibariyle 1.890.00.TL.’yi geçmediğinden HUMK.’ nun 5219 sayılı yasa ile değiştirilen 427. maddesinin 2. fıkrası gereğince davalının temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken sehven davalının temyiz talebi incelenerek davalı yararına bozma kararı verildiği anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 2014/43579 Esas 2014/40766 Karar sayılı bozma ilamının kaldırmasına ve davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 2014/43579 Esas 2014/40766 Karar sayılı bozma ilamının 1. bent gereğince kaldırılmasına karar verilmesi nedeniyle davacının temyiz itirazlarının incelenmesi üzerine; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 18.12.2014 tarih ve 2014/43579 Esas 2014/40766 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA ve davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 1.7.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.