Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2263 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10700 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı ve ihbar olunan avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat ... ile ihbar olunan ... vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı avukat, davalı ile imzalamış olduğu avukatlık ücret sözleşmesi gereğince, dava ve icra dosyalarını takip etmekte iken davalının takip konusu alacakları, ....-.... Consorsiyumuna temlik ettiğini, temlik alan consorsiyum tarafından başka bir avukatın görevlendirildiğini, vekalet ücretlerinin ise ödenmediğini, temlik tarihi itibariyle tahakkuk eden vekalet ücretlerinin ödenmesi için davalıya göndermiş olduğu ihtardan da sonuç alamadığını, ücret alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece 24.9.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, icra dosyasına yapılan itirazın, 181.026,26 TL asıl alacak ve 2.896,42 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, fazlaya ve inkar tazminatına ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflar ve ihbar olunan tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava ihbar olunan ..., davada taraf olmadığından kararı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle adı geçen tarafından verilen temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı, davalı ile imzalamış olduğu vekalet sözleşmesi gereğince, davalının vekili olarak dava ve icra dosyalarını takip ederken, davalının tüm dosyaları dava dışı üçüncü kişiye temlik ettiğini, bu nedenle dosyaları takip olanağı kalmadığını ileri sürerek, vekalet ücretlerinin tahsilini istemiştir. Hükme esas alınan 24.9.2013 tarihli bilirkişi raporunda, “davacının AAÜT gereğince vekalet ücreti talep edebileceği, bu ücretin hak ve nesafete uygun olduğu, incelenen dosyalarda yapılan bu hesaba göre vekalet ücreti toplamının 147.125,00 TL olduğu, ayrıca incelenemeyen ancak davacı tarafından verilen bilgi ve belgeler doğrultusunda takip edildiği belirtilen dosyalarla ilgili talep edilecek vekalet ücretlerinin ise 40.570,86 TL olduğu, toplam 187.696,26 TL’lik alacaktan, ödenen miktarın mahsubundan sonra 181.026,26 TL alacak miktarının kaldığı” belirtilmiş, mahkemece de bu miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.Taraflar arasında öncelikle, davacı tarafından takip edilen dosyalar yönünden uyuşmazlık söz konusu olup, bilirkişi tarafından bir kısım dosyalar yönünden, dosya asılları incelemeksizin sadece davacı tarafından ibraz edilen fotokopi belgelere dayanılarak ücret hesabı yapılmış olması isabetsizdir. O halde mahkemece davalının bu konudaki itirazları da dikkate alınarak, öncelikle davacı tarafından takip edilen dosyalar net olarak belirlenip, sadece bu dosyalar yönünden ücret hesabı yapılması gerekirken, davacının hukuki hizmet verip vermediği anlaşılamayan dosyalar yönünden de vekalet ücreti hesabı yapılmış olan bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.3-Takip konusu alacakların, dava ihbar olunan üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle, davacının vekalet görevi, temlik tarihi itibariyle fiilen ve hukuken sona ermiş olup, belirlenen esaslar dahilinde ücret ödeneceği açıklanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme, davacı veya davalı tarafından feshedilmediği gibi, davacının vekaletten azledilmediği de sabittir. Bu nedenle sözleşmenin feshi halinde uygulanacak olan hükümlerin dava konusu olayda uygulanması mümkün olmadığı gibi, davacı avukatın azli de söz konusu olmadığından, azil halinde Avukatlık Kanununda öngörülen hükümlerin de uygulanması mümkün değildir. Ne var ki temlik tarihi itibariyle vekalet görevi fiilen sona eren, ancak bu tarihe kadar görevini yerine getiren davacı avukatın, belli bir miktar vekalet ücretine hak kazandığı da tartışmasızdır. O halde davacı avukatın takip etmiş olduğu dosyalarla ilgili vekaletin başladığı tarihten, temlikle vekaletin sona erdiği tarihe kadar, davalıya sağladığı hukuki yardım nedeniyle sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık hak ve nesafete göre alması gereken vekalet ücreti tespit edilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, her bir dosyaya göre, “davacının vekalet görevinin hangi tarihte başladığı, vekalet görevinin sona erdiği tarihte dosyaların hangi aşamada olduğu, davacının verdiği emek ve mesaisi ile dosyalardaki müddeabihin değerleri” hususlarında gerekli bilgi ve değerlendirmeleri içermeyen, denetime elverişli olmayan yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 4-Öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 7/A-II maddesinin son fıkrasında “aynı nedenden kaynaklanan fon alacağının tahsili için teminatların paraya çevrilmesi dahil, birden fazla takip ve/veya dava açılması ile bu davalardan alınacak ilamların icra takibine konulması halinde esas alacak üzerinden bu sözleşmeye dayanılarak tek ücret ödenir.” hükmü mevcut olup, aynı kredi alacağı nedeniyle birden fazla takip ve dava söz konusu olsa bile esas alacak üzerinden tek ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyalara göre vekalet ücreti hesabı yapılırken, sözleşmenin açıklanan bu hükmünün dikkate alınmamış olması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 5-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: 1. bent gereğince, ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine, 2. 3. ve 4. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 5. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 25,20 TL harcın davacıya iadesine, 3.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.