MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARARDavacı, davalı avukata temlik yoluyla alacaklı olduğu icra dosyasının takibi için vekalet verdiğini, davalı avukatın dosyayı gereği gibi takip etmediğini ve zarar etmesine neden olduğunu, dosyadan yaptığı bir takım tahsilatlar ile ilgili kendisine bilgi vermediğini beyanla uğradığı zararların belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL'nin davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişir. Davalı, bahse konu icra dosyasında davacıyı vekil olarak temsil etmediğini, dosyada temlik alan sıfatıyla yer aldığını aslında dosya alacağını temlik alanın kendisi değil davacı olduğunu ancak davacı dosya borçlularını tanıdığından onlara karşı takip yürütmek istemediğinden davacının talimatı ile kendisinin temlik aldığını, bu nedenle davacının kendisinden vekalet ilişkisine dayalı her hangi bir şey talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, 6502 sayılı yasanın 3/1 ve 73. maddeleri uyarınca mahkeme görevsiz olduğundan göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Eldeki davada, davacı, davalı avukatın kendisini alacaklı olduğu icra dosyasında temsil ettiğini ancak vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğinden zararının doğmasına neden olduğunu iddia ederek maddi zararının tahsili için eldeki davayı açmıştır. Dosya içerisinde bulunan dava konusu icra takip dosyası incelendiğinde, davalının dosyada davacının avukatı olarak değil temlik alan sıfatıyla alacaklı konumunda olduğu, davalının dosyada vekil sıfatının ve taraflar arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacı, 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici sıfatını taşımamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına göre davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir. Eldeki davada Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında bulunmadığından mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.