Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22427 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8067 - Esas Yıl 2016





1-..., 2-... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ...Hukuk Mahkemesinden verilen 28.3.2014 tarih ve 2013/260-2014/185 sayılı hükmün Dairenin 19.1.2016 tarih ve 2014/43983-2016/802 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.KARARDavacılar, muris .... bankası ... şubesinden 14/05/2010 tarihinde 26.000 TL bireysel kredi çektiğini, bu parayı davalıya borç olarak verdiğini, murisin davalıya ayrıca 1.250 TL elden borç verdiğini, bunun 100 TL.'sinin geri ödendiğini, 1.150 TL olmak üzere davalının toplam 27.150 TL borcu bulunduğunu, muris ... 21/10/2010 tarihinde vefat ettiğini, bu kredi borcunun murisin...Emeklilik A.Ş. Yaptırmış olduğu ferdi kaza sigortası tarafından ödendiğini, ... Hukuk Mahkemesinin 2013/178 Esas sayılı dosyası ile tespit davası açıldığını ancak eda davası açılması gerektiğinden dolayı davanın reddedildiğini, davalının dosya içerisindeki beyanlarında 26.000 TL. yi aldığını açıkça kabul ettiğini ileri sürerek 27.150 TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, aynı alacakla ilgili davacıların ... Hukuk Mahkemesinin 2013/178 Esas sayılı dava dosyasında tespit davası açtığını, davanın red ile sonuçlanarak kesinleştiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, böyle bir dava açmakta hukuki yararının olmadığını, bu kredinin borç olarak verildiğinin doğru olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının, davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 19.1.2016 tarih, 2014/43983 esas 2016/802 karar sayılı ilamı ile "dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına" karar verilmiş, bu kez davalı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dava, davacıların murisi ile davalı arasındaki borç ilişkisi nedeniyle yapıldığı ileri sürülen ödemenin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlıkta davacı, davalı tarafça kabul edilmeyen ödemelerinin yapıldığını miktar itibariyle kesin delillerle ispatla mükelleftir. Mahkemece "Davalının, Mahkememizin 2013/178 Esas sayılı dosyasına sunduğu cevap dilekçesindeki beyanları, aynı dosyada duruşma sırasında .... ile aralarında para ilişkisi olduğunu kabul etmesi, "benim adıma çekmiş olduğu kredinin ilk altı taksidini ödedim" şeklindeki beyanı, Mahkememizin 2013/178 Esas sayılı dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde durumunun sıkışık olduğunu .... söyledikten sonra kredi çekildiğini beyan etmesine rağmen, mahkememizin bu dosyasında görülen dava sırasında 28.03.2014 tarihli celsedeki ".... ilk zamanlar durumu sıkışıktı. Krediyi benim ödememi istedi. Bu nedenle ilk altı taksidini ben ödedim." şeklinde beyanda bulunarak önceki beyanı ile çelişki oluşturması değerlendirildiğinde, davalının beyanları ikrar niteliğinde olup, ikrarın ispatı gerekmediğinden ... Vakıflar Bankasından kullanmış olduğu 26000,00 TL krediyi kesintilerden sonra davalıya ödünç olarak verdiği kanaatine varılmıştır" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; HMK 154.madesinde " (1)Hâkim, tahkikat ve yargılama işlemlerinin icrasıyla, iki tarafın ve diğer ilgililerin sözlü açıklamalarını, gerekirse özet olarak zabıt kâtibi aracılığıyla tutanağa kaydettirir.(2) Taraflar veya diğer ilgililer sözlü açıklamalarını hâkimin izniyle doğrudan da tutanağa yazdırabilir. (3) Aşağıdaki hususlar mutlak olarak tutanağa yazılır: .....ç) Beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak kaydıyla ikrar, yeminin edası, davanın geri alınmasına muvafakat, davadan feragat, davayı kabule ilişkin beyanlar ve sulh müzakereleri ile sonucu. " şeklinde düzenleme gereğince davalının usulüne uygun olarak yapılmış bir ikrarı bulunmamaktadır. Mahkemenin gerekçesinde dayandığı davalı cevap dilekçelerinde ve dosya kapsamında da davalının açık bir ikrarı da yoktur. Hal böyle iken davaya konu paranın davalıya borç olarak verildiğine ilişkin ispat yükünün davacı tarafta olduğu kabul edilerek, bu konuda davacı delilleri sorulup varsa toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden bozulmasını gerektirmekteyken, zuhulen onandığı karar düzeltme incelemesi ile anlaşılmış olduğundan, davalının bu yönden karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama kararının kaldırılarak hükmün yazılı şekilde araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davalının karar düzeltme isteğinin yukarıda açıklanan nedenle kabulü ile Dairemizin 19.1.2016 tarih, 2014/43983 esas 2016/802 karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 29/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.