MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar, davalı ile yapılan sözleşmeler ile dava konusu vilallaları satın aldıklarını, davalı ile yapılan sözleşmenin eki şartnamedeki; voleybol/basketbol sahabı, mini futbol sahası, çocuk kulübü ve çocuk alanlarının olacağı tahhüt edildiğini ancak bu tesislerin site içinde değil belediyeye bırakılan arazi içinde kaldığını, konforium adlı sosyal tesisin site sakinlerine ait olması gerekirken, üçüncü kişiye satılarak site sakinlerinin kullanımına kira bedeli karşılığı açıldığını, site içerisine koşu ve yürüyüş parkurlarının yapılmadığını site çevresine 2.5 metre yüksekliğinde duvar yapılacağının taahhüt edilmesine rağmen yapılmadığını, tüm bu yapılmayan işlerin eksik ifa olduğunu ileri sürerek; taşınmazın değer kaybı nedeniyle her bir davacı için 10.000 TL tazminatın teslim tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı, davacıların teslimden uzun süre geçtikten sonra bu talepte bulunmalarının hukuka aykırı olduğunu, davacıların talebinin zamanaşımına uğradığını, Konforium isimli tesisin yapıldığını ve bu tesise ayrı bir kat irtifakı tesis edildiğini, bu tesisten ücretsiz yararlanılacağına dair bir taahhütlerinin olmadığını, spor alanlarının bulunduğu kısmın baştan beri belediyeye ait olduğunu, taahhüt edildiği şekilde bu yere spor tesislerinin yapıldığını, site duvarının imar yönetmeliğine aykırı olması nedeniyle 2.5 metre olarak yapılamadığını, ayrıca yürüyüş parkurlarının site sakinlerinin tepkisi nedeniyle yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece dava konusu hususların eksik ifa niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; Her bir davacı yönünden 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri ile projenin tanıtımlarında taahhüt edildiği halde davalı tarafından yapılmadığı iddia edilen işler nedeniyle davacıların taşınmazlarında meydana gelen değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yargılama aşamasında davaya konu taşınmazların bulunduğu mahalde bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, bu keşfe dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporunda; Teknik şartnamede ortak kullanım alanları içinde göletli rekreasyon alanları, tenis kortu, voleybol/basketbol sahası, mini futbol sahası, koşu ve bisiklet parkuru, çocuk kulübü ve oyunlarının olacağının yazıldığı, bu iki tenis sahası, bir basketbol sahası, bir futbol sahası çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, göletler ve bir kısım yeşil alanın belediyeye ait 25.000 m2 alan içinde kaldığı kaldığı, sözleşme eki teknik şartname ve tanıtım materyalinde site sakinlerine yönelik tesis/konforium inşa edileceği yazıldığı, bu tesisin inşa edilmesine rağmen tapuda ortak alan olmadığı, mimari proje ve yapı ruhsatında bağımsız bölüm olarak düzenlendiği, istinat duvarının 2.5 metre yükseklikte olacak şekilde yapılmadığı, imar mevzuatı itibariyle bu yükseklikte yapılmasının mümkün olmadığı, yine davalının kabulünde olduğu üzere koşu ve yürüyüş parkurlarının yapılmadığı tespit edilerek, bu hususların açık ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere;iki tenis sahası, bir basketbol sahası, bir futbol sahası çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, göletler ve bir kısım yeşil alanın belediyeye bırakılan alan içinde kaldığı, konforium isimli sosyal tesisin site ortak alanı içinde bırakılmadığı ayrı bir kat irtifakı tesis edildiği, site çevresine yapılan istinat duvarının 2.5 metre yüksekliğinde yapılmadığı, yine site içindeki koşu ve yürüyüş parkurlarının yapılmadığı, bu hususlarının davacıların satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren ayıp niteliğinde olduğu, davacıların bu ayıpları bağımsız bölümleri teslim aldıkları tarihte görebilecekleri ve tapu sicilinin aleni olması nedeniyle bu ayıplardan kolayca bilgi sahibi olabilecekleri, bu nedenlerle açık (görünür) ayıp niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Ayrıca davalının bu ayıpları gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla konutu satın alan davacıların, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açabilecektir. Davacılar ile davalı arasında yapılan sözleşmeler ile dava konusu taşınmazlar davacılara satılmış ve davacıların satın aldığı taşınmazlar 14.12.2006-26.03.2008 tarihleri arasında teslim tutanakları ile her bir davacıya fiilen teslim edilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece dava konusu hususların bilirkişi raporundada tespit edildiği üzere, açık ayıp olduğu gözetilerek, davacılar tarafından süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, dava konusu hususların eksik ifa niteliğinde olduğuna dair hatalı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma sebebine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 1.025,00 TL harcın istek halinde iadesine, 02.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.