Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21797 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29911 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... ile davalı vekilleri avukat ..., avukat ... ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı ..., davalının doktor olduğunu, hamileliği boyunca davalının muayenehanesinde takip edildiğini, 30.9.2004 tarihinde SSK hastanesinde doğum yaptığını, oğlu Kadirin down sendromlu doğduğunu, davalı doktorun hamileliği sırasında gerekli özeni göstermediğini, yapılması gereken testleri yaptırmadığını, bunun sonucunda telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğradıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı Kadir için 1.000,00 TL Ali için 1000,00 TL maddi 7.500,00 TL manevi, Gönül için 1000,00 TL maddi 7.500,00 TL manevi tazminatın 30.9.2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının özel hastası olmadığını, davacının hamileliğinin ilk aylarında hastanede kendisine muayene olduğunu, gerekli testleri yaptırmasını söylediğini, bunun dışında doğumunu hastanede yaptırdığını ve davacıyı düzenli olarak muayene etmediğini, kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ..., hamileliği döneminde davalı doktorun kontrolünde olduğunu, davalının gerekli özeni göstermeyip gerekli testleri yapmaması neticesinde oğlu Kadirin Down sendromlu doğduğunu, bu olayda davalının kusuru ve ihmali olduğunu ileri sürmüş, davacılar bu nedenle maddi ve ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmış, davalı kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Her ne kadar Mahkemece, .... Kurumu Genel Kurulu'nun 10.04.2014 tarihli raporu benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece alınan.... Kurumu .... İhtisas Dairesi’nin 21.6.2010 tarihli raporu ile Yüksek Sağlık Şurası’nca düzenlenen 18-19.09.2014 tarihli raporda doktorun kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda raporlar arası çelişki meydana gelmiştir. O halde Mahkemece, davacı ...’ın hamileliği sırasında yapılan işlemlerle ilgili tüm bilgi ve belgeler, hastane kayıtları birlikte gönderilerek, Üniversite Öğretim Üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, davacıların itirazları da karşılanmak suretiyle olayda davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusunda, nedenleri açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı ederek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.