Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21771 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11519 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı futbolcu, davalı ile arasında 13/01/2010 ve 26/08/2010 tarihli profesyonel futbolcu sözleşmeleri imzalandığını, davalı tarafından kendisine 30/12/2010 tanzim tarihli, 24/09/2011 vade 5.000,00 TL bedelli, 24/12/2011 vade 5.000,00 TL bedelli 2 adet bono verildiğini ancak ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 10.000.00 TL bono alacağının vade tarihlerinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.Davalı kulüp, usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış; yalnızca 11.03.2014 tarihli celsede davalı vekili, davacının alacağının Türkiye Futbol Federasyonu tarafından kabul gördüğünü ve ödendiğini belirtmiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davacının elinde olan iki adet bononun tahsiline ilişkindir. Her ne kadar, davalı, 11.03.2014 tarihli celsede, davacının alacağının ödendiğini savunmuşsa da, dosyada bulunan .... Bankasının dekontlarıyla yapılan ödemenin Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'nun 2011/340 E. Sayılı kararına istinaden yapılan davacı futbolcunun sözleşmeye dayalı ücret alacaklarının ödenmesine ilişkin olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Oysa, davacının uyuşmazlık konusu yaptığı husus, sözleşmeye bağlı olmaksızın davalı kulübün verdiği bonolara dayalı alacağıdır. Mahkemenin, gerekçeli kararında, davacının, öninceleme tutanağında bonoların sözleşme eki olduğunun açıklandığı ve bu beyanının imzalandığı belirtilmesine rağmen, davacı ısrarlı beyanlarında bu kabulü reddetmektedir. Öninceleme tutanağı incelendiğinde ise, bonoların sözleşme sırasında verildiği zapta geçmiş olmasına rağmen, sözleşmenin eki olduğunun kabulü yönünde bir beyan olduğu kabul edilemez. Bu durumda, davaya konu bonoların sözleşme eki olduğu ve dolayısıyla ödendiğinin ispat yükü davalı tarafa düşmektedir. Hal böyleyken, mahkemece, yanılgılı değerlendirmeyle ispat yükünün davacı tarafa yüklenmesi, yapılmış olan ödemelerin açıklanması için davacı tarafa süre verilmesi ve süresi içinde cevap verilmemesi nedeniyle, davanın ispat olunamadığı değerlendirmesiyle, davanın reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.