Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21744 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29366 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... İnş. Tic. Ltd. Şti. vekili avukat ... ile davalılar vekili avukat ...'ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı,... ili .... ilçesi ... mahallesi ... ada ... parsel sayılı taşınmazın D Blok 2 numaralı bağımsız bölümünün 170.000,00-TL bedelle davalılara satışı konusunda anlaştıklarını, buna dair 21.01.2009 tarihli 110.000,00-TL bedelli, 12.05.2009 tarihli 60.000,00-TL bedelli fatura tanzim ettiğini, satış bedeli olarak davacının ... Şubesindeki hesabına 10.01.2009 tarihinde 80.000,00-TL, 20.05.2009 tarihinde 60.000,00 TL olmak üzere toplam 140.000,00 TL ödemede bulunulduğunu, bakiye 30.000,00-TL.sının davacı şirkete ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında Edirne 1. İcra Müdürlüğünün 2013/5512 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, takibin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalıların % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, "hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet" olarak tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin bulunması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun aygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişki gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davalıların Yasada tanımlanan şekilde tüketici ve davacınında satıcı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya Genel mahkeme değil, Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler HMK 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup, görevle ilgili hususlar taraflarca ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi var ise, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli tüketici mahkemesine gönderilmesi, ayrı bir tüketici mahkemesi bulunmamakta ise, ara karar ile doyaya tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre temyiz eden davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1 nolu bentte gösterilen nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte gösterilen nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 27,70 temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.