MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, şirketin, Türkiye'nin en büyük koleksiyonerlerinden birisi olduğunu, koleksiyonuna dahil etmek amacıyla 2006-2009 yıllarında birtakım tablolar satın aldığını, şirketin, davalıdan 31.03.2006 tarihinde satın aldığı tablonun Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nden çalınan eşyalara ilişkin soruşturma kapsamında olduğundan 05/12/2013 tarihinde davalıdan satın alınan tabloya el konulduğunu, bedelin iadesi için yapılan icra takibine borçlu tarafından tiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve takip konusu miktarın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dosya üzerinden "dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içerisinde istek halinde görevli ve yetkili istanbul tüketici mahkemesi' ne gönderilmesine" karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alındığı gibi, HMK.nun 27. maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, davalıya savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. HMK.'nın 320/1. maddesinde "mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği" belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve "mümkün olan hallerde" olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. HMK'nın 27. maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Hal böyle olunca, tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında ilk derece mahkemesince duruşma yapılması kural olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, buna riayet edilmeksizin dosya üzerinden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.