MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı şirket ile davalı arasında 17.07.2013 tarihli taşınmaz satışına ilişkin aracılık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davacı şirket ile davalının sözleşmeye konu taşınmazın 250.000,00TL bedelle satışının yapılması hususunda anlaşmaya varıldıklarını fakat davalı alıcının daha sonra satıcı ile anlaşarak ve davacıyı saf dışı bırakarak taşınmazı satın aldığını, bunun üzerine sözleşmede belirtilen ücretin tahsili amacıyla icra takibine başlandığını fakat davalının itirazına üzerine takibin durduğunu ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tellallık sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalının aralarındaki sözleşmeye rağmen kendisini saf dışı bırakarak taşınmazı satın aldığını ve tellallık ücretinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında dava konusu taşınmazın satın alınması konusunda mutabakata varılarak kapora alındığı, satış günü satıcının vazgeçmesi nedeniyle kaporanın iade edildiğinin sabit olduğu, davalının daha sonra dava dışı ... ofisinden taşınmazı satın almasının taahhüt niteliğindeki sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyeceği, kaporasını geri almakla sözleşmenin akim kaldığının kabulü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyada mevcut ve davacı ile dava dışı taşınmaz maliki arasında düzenlenen 05.07.2013 tarihli aracılık sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin süresinin 30 gün olarak belirlendiği, akabinde davacı ve davalı arasında 17.07.2013 tarihli sözleşme imzalandığı ve bu sözleşmede “ Yukarıda adresi bulunan gayrimenkulü/gayrimenkulleri, belirtilen tarihte satın almak/kiralamak amacıyla gördüm. Söz konusu yeri 1 yıl içinde şahsım, ortağı veya çalışanı bulunduğum şirket, şirket ortakları, şirketin ortak olduğu kuruluşlar ya da kan ve sıhri hısımlarım ... Karun aracılığı dışında satın aldığı takdirde yukarıda yazılı satış bedelinin %3+KDVsini, kiraladığı takdirde yıllık kira bedelinin %12+KDVsini ... Karuna hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum. İhtilaf halinde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkilerini kabul ediyorum.” şeklinde madde bulunduğu ve davalı tarafından isim-soyisim yazılmak suretiyle imzalandığı anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmaz malikinden aldığı yetki dahilinde davalıya taşınmazın satışı hususunda aracılık hizmeti vermiş, davalı ise davacıya tellallık ücreti ödeme taahhüdünde bulunmuş ve 13.08.2013 tarihinde tapuda taşınmazın davalı adına devri gerçekleşmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak davacının ücrete hak kazandığı kabul edilmek suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.