Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21606 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12544 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ...'ün eşi ... 220.000,00 TL tutarında kuaför malzemesi verdiğini, karşılığında kambiyo senedi ve davaya konu 20/02/2011 tarihli belgeyi aldığını, ancak bir ödemenin yapılmadığını, bu kapsamda .... 10. İcra Müdürlüğü'nün 2012/16729 sayılı dosyasında 20/02/2011 tarihli belgeye dayanılarak 66.000,00 TL'nin tahsiline yönelik takip başlattığını, ancak davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu belgenin kefalete ilişkin olup, belgenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 581. ve devamı maddelerinde yazılı koşulları sağlamadığından geçersiz olduğunu, esasında dayanak belgenin suç teşkil edecek şekilde daha önce ikametgah belgesinin arkasına yazdığı ve sadece "eşime kefilim" şeklindeki altı imzalı ibarenin, içeriği davacı tarafından oluşturulmuş dava konusu belgenin altına iliştirilmek suretiyle tahrif edildiğini beyanla davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı eldeki dava ile, davalının eşine satışı yapılan kuaför malzemesinin bedelini teminen altı davalı tarafından imzalanan 20/02/2011 tarihli "Senet" başlıklı belge nedeniyle alacaklı olduğunu, başlattığı takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ve takibin devamını istemiş, mahkemece, 08.08.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınıp, kefalet sözleşmesinin altındaki imzanın davalıya ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) madde 297/1-c bendinde "Mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği" vurgulanmaktadır. Bu bağlamda,somut olay değerlendirildiğinde, davalı, anılan belgenin TBK 581 ve devamı maddelerindeki düzenlemeye aykırılık teşkil ettiğini, zira sorumluluğa ilişkin miktarın ve kefalet tarihinin kendi el yazısı olmadığını bildirmiştir. TBK 583. maddesi "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtilmesi şarttır." düzenlemesini içermekte olup, mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulmamış, 08.08.2014 tarihli bu hususlara yer verilmeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiştir. Karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 24,30 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.