MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalı ile aralarında mevcut 15.07.2013 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi kapsamında,.....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/42 D.Iş sayılı dosyasında davalı adına delil tespiti talebinde bulunduğunu, ancak davalının, karşı taraf ile anlaşıp sulh olduğunu, peşi sıra da kendisini vekaletten azlettiğini, avukatlık ücret alacağı ile yaptığı masrafların tahsiline yönelik başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin dava dışı .... tarafından imzalandığı, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmede işin ilgili olduğu yer ile yapılacak işin tanımlanmadığı, yapılacak hangi iş için, ne ücret ödeneceğine yer verilmediğini, davacının çözüme kavuşturduğu hukuksal bir sorunun bulunmadığı, iadesi istenen masrafların daha önceden davacıya ödendiğini beyanla davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, avukatlık sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen avukatlık ücretinin ve masraf alacaklarının tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Hükme esas alınan Bilirkişi raporunda, ücret sözleşmesinin bedele ilişkin kısmının boş bırakıldığı, sonradan elle doldurulduğu, fakat paraf atılmadığından, sözleşmenin ücrete ilişkin kısmının geçersiz olduğu saptaması yapılıp, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili hükümlerine göre ücret hesabı yapılmış, bu suretle sonuca gidilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, davalının ücrete ilişkin sözleşmedeki bu kısmın sonradan doldurulduğuna ilişkin açık bir itirazı bulunmadığına göre, artık bu kısmın sonradan doldurulduğunun kabulü mümkün değildir. O halde mahkemece, bilirkişinin buna ilişkin mütaalası benimsenip, sözleşmenin ücrete ilişkin kısımlarının geçersizlizliğinin kabulü ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, 15.07.2013 tarihli ücret sözleşmesi değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.