Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21569 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12641 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ... ile 12/10/2009 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı tarafından yaptırılan.... İli .... Mahallesi ... ada... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 7 nolu bağımsız bölümünü satın aldığını, davalı ...'nın davalı ... lehine teminat verdiğini, davalı ...’nın ise davalı ... kefil olduğunu, bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi halinde aylık 500,00 TL nin ödeneceği kararlaştırıldığını, davalılara noter ihtarı gönderdiğini, noter ihtarnamesine rağmen davalıların 7.756,00 TL bedeli ödemediğini belirterek 7.756,00 TL bedelin noter ihtarnamesinin talep tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. Maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı müteahhit ... arasında tüketici kanununda tarif edilen şekilde taşınmaz satışı yapıldığı, diğer davalı ...’nın müteahhit davalı ... lehine teminat veren olarak ve yine diğer davalı ...’nın ise davalı müteahhit Ahmet lehine kefil veren olarak taşınmaz satış vaadi sözleşmesini imzaladığı anlaşıldığından; ihtilaf bu taşınmazın süresinde teslim edilmemesi halinde sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmesine ilişkindir.4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece, mahallinde müstakil bir tüketici mahkemesi bulunmaması nedeniyle verilecek ara kararı ile davanın tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2.bentte gösterilen nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.