Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21557 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29442 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ve vekilleri avukat ..., avukat ... ile davalı ... vekili avukat ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava konusu.... mahallesi .... parsel numaralı taşınmazı 23/05/2011 tarihinde dava dışı ... satın aldığını, dava konusu taşınmaz üzerinde 25/01/2007 tarih 1074 yevmiye nosu ile davalı banka şubesi tarafından tesis edilmiş ipotek bulunduğunu, bahsi geçen ipoteğe ilişkin borcun tamamını 16/09/2013 tarihinde davalı bankaya ödediğini, tapu kaydını kontrol ettiğinde borcun tamamının ödenmiş olmasına rağmen ipoteğin kaldırılmadığını belirterek dava konusu taşınmaz kaydı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı, davalı bankaya ipotek konusu olan borcun tamamını ödediğini ancak ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek ipoteğin terkinini istemiş; davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece 11.07.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı “TMK'nun 856 ve devamı maddeleri gereğince açılan ipoteğin borcun ödendiği nedeni ile terkini ve bu ipotek nedeni ile takip yapılmış olması nedeni ile takip konusu borç kapsamında borçlu olmadıklarının tespiti” şeklinde belirlemiştir. Bu durumda dava; borcun ödenip ödenmediği ve ipoteğin terkin edilip edilmediğine ilişkindir.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/son maddesi (yeni HMK 297) gereğince, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanunun 389. maddesinde de (yeni HMK 297), hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüte yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Somut olayda, davacı borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesi talebinde bulunmuş, ancak mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece verilen karar, HUMK.nun 388.maddesine (yeni HMK 297) uygun değildir. Mahkemece, HUMK.’nun 388. maddesine(yeni HMK 297)uygun olarak hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2.bentte gösterilen nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı ...'nden alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.