MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 30.10.2007 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ile dava dışı bankadan 90.000,00 TL kredi kullandığını ve bu kredinin teminatı olarak da taşınmazı üzerinde banka lehine ipotek tesis edildiğini, krediyi ödemekte zorlandığını ve bu nedenle ipotekli taşınmazı davalının eşi ... 05.12.2008 tarihinde satıp devrettiğini, aralarındaki anlaşma uyarınca alıcının kredi borcunu kapatıp kalan kısmı da nakit olarak kendisine vereceğini, ancak alıcı tarafından kredi borcu kapatılmadığından dava dışı Banka tarafında aleyhine takip başlatıldığını, takipten sonra davalı ve eşi ile görüştüğünü ve bunun üzerine davalı tarafından anlaşma gereği ödenmesi gereken kredi borcunun ödendiğini, ancak ödemeden sonra davalının anlaşmaya aykırı şekilde Antalya 5 Noterliğinin 31.08.2010 tarihli 17660 yevmiye nolu temliknamesi ile icra dosyalarını temlik alındığını, bu temlikname ile davalının hakkı olmadığı halde kendisinden alacaklı hale geldiğini ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine ve % 20'den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında davacının ileri sürdüğü gibi bir anlaşma bulunmadığını, davacının böyle bir anlaşmanın varlığını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, evin icra yolu ile satışa çıkması nedeniyle satışı durdurmak için borcu ödediğini ve mükerrer ödeme yapmak durumunda kaldığından, alacağını davacıdan tahsil edebilmek için icra dosyasına konu alacağı temlik aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın davanın kabulüne, Antalya 10.İcra Müdürlüğünün 2012/826 Esas sayılı dosyasında, borçlu davacının borcu olmadığının tespitine ve asıl alacak 75.343,02 TL'nin %20'si oranında tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Davacı, eldeki dava ile taşınmazı üzerine ipotek tesis edilerek kullanmış olduğu kredi borcunun ödenmesi karşılığında ipotekli taşınmazın davalının eşine satılıp devredildiğini, ancak kredi borcunu ödeyen davalının anlaşmaya aykırı olarak banka tarafından başlatılan icra takibine konu alacağı temlik alındığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında davacının ileri sürdüğü şekilde bir anlaşma bulunmadığını, taşınmazın icra yolu ile satışına engel olmak amacıyla kredi borcunu kapattığını savunarak davanın reddini dilemiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı ile davalının eşi arasında dava konusu taşınmazın satışına ilişkin olarak düzenlenen 05.12.2005 tarihli resim senette, davacının 50.000,00 TL bedelle taşınmazı sattığı ve satış bedelini nakden ve tamamen aldığı, alıcının da ipoteğin bütün hukuki vecibelerini kabul ettiği belirtilmektedir. Her ne kadar davacı, davalının eşine kredi borcunun ödenmesi karşılığında ipotekli taşınmazın satıldığını ileri sürmüş ise de; bu iddiasını yazılı delil ile ispatlayamamıştır. Alıcının, ipoteği kabul ederek taşınmazı satın almış olması da borcu üstlenmesi anlamına gelmemektedir. Ne var ki, davacı, açıkça yemin deliline dayanmış olup, Mahkemece davacıya yemin hakkı hatırlatılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde taraflara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.