MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı vekili avukat ...'ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, eşinin maddi sıkıntıya düşmesi üzerine davalılardan 20.000,00 TL nakit para aldığını, ayrıca 10.000,00 TL malzeme alımından kaynaklanan borç ile birlikte davalılara toplam 30.000,00 TL borçlandığını, borcun yıllık % 60 faiz uygulanarak toplam 24 ay taksitlendirildiğini, tefecilik olduğunun belli olmaması için de faizli olarak oluşturulan toplam bedellerin sanki elden alınmış gibi sözleşmeye yazıldığını ve eşinin de bu sözleşmeye kefil olduğunu, kendisine ait kooperatif hissesinin teminat olarak davalıya devredildiğini, eşi ile kendisinin 28.02.2009 tarihli sözleşmeye istinaden bir miktar ödeme yaptıklarını, ancak ödemelerde aksama olması üzerine davalılar tarafından ödenmeyen borçlar sanki asıl borçmuş gibi değerlendirilerek yeniden % 60 faiz ile birlikte yeniden taksitlendirilecek şekilde 10.07.2009 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden de belli bir süre ödeme yapıldığını ancak yine ödeme sıkıntısı içerisine girince davalılar tarafından borçlar asıl borç gibi değerlendirilerek % 60 faiz ile birlikte yeniden taksitlendirilerek 16.03.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, ilk sözleşme ile alınan 20.000,00 TL'ye karşılık olarak davacıya 40.830,00 TL üzerinde ödeme yaptığını, ancak davalının sözleşmede belirtilen taksitlerin ödenmemesi nedeni ile 29.10.2010 tarihli ihtarname çekerek ödenmeyen faizlerin ödenmesini talep ettiğini, ancak borcun fazlasıyla ödendiğini, kooperatif hissesinin teminat yükümlülüğünün ortadan kalktığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı olan kooperatif hissesinin iptali ile adına tespitine, davacıya borçlu olmadığının ve mevcut sözleşmenin tefecilik sözleşmesi ve yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davaya konu kooperatif hissesinin davacıya ait olduğunun tespitine, davalı ...'e (alacağın 60.625,00 TL'sine 16.03.2010 tarihinden dava tarihi olan 11.11.2010 tarihine kadar, 8.000,00 TL'sine 20.08.2010 tarihinden dava tarihi olan 11.11.2010 tarihine kadar işleyecek yasal faiz dahil olmak üzere) 68.625,00 TL'nin davacı tarafça ödeninceye kadar taşınmaz üzerinde hapis hakkı tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-6100 sayılı HMK 297 maddesi gereğince de; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı, belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Buna göre; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiği gibi, şarta bağlı biçimde karar tesis edilmesi de mümkün değildir.Eldeki davada davacı, davalılara olan borcunu ödediğini ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine ve teminat olarak davalılara devredilmiş olan kooperatif hissesinin adına tespitini istemiş; Mahkemece davacının, borcu tamamen ödediğine ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, ancak kooperatif hissesinin gerçek malikinin davacı olduğu gerekçesiyle kooperatif hissesinin davacıya ait olduğunun tespitine, 68.625,00 TL davacı tarafça ödeninceye kadar taşınmaz üzerinde davalı ...'e hapis hakkı tanınmasına karar verilmiş, böylece HMK 297. maddesine aykırı şekilde şartlı hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece, davacının ödeme belgeleri ile taraflarca sunulan diğer deliller değerlendirilmek ve gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre HMK 297 maddesi de gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair, davalı ...'in tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davacının sair, davalı ...'in tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacıya, 1.624,61 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.