Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21121 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2498 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda eski para ile 5.300.000 TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00.TL.’nin faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair 27.05.2011 tarih ve 2010/1160 Esas 2011/538 Karar sayılı kararı Dairemizce davalı yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemenin 27.05.2011 tarih ve 2010/1160 Esas 2011/538 Karar sayılı kararının temyizi üzerine Dairemizin 15.12.2011 tarih ve 2011/15443 Esas 2011/19392 Karar sayılı ilamı ile “ Uyuşmazlık, davacının yapt??ğı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Yukarda açıklandığı üzere davalılar mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” yönünde davalılar yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bu husus davalı yararına, bozma ilamı dışında kalan hususlar yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak niteliğindedir. Bozma ilamına uyulduktan sonra mahkemece, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle dosya içerisinde yazışmalarının bulunduğu, bu doğrultuda davacının yatırmış olduğu peşinatın kesin maliyet bedelinden mahsup edildiği anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadelere dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi'nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde inceleme yapılarak, ödenen peşinatın mahsup edildiği, somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine, şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.