MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda eski para ile 7.800.000 TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00.TL.’ nin faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 8.491,99 TL.'ye yükseltmiştir. Davalılar, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemenin, davanın kabulüne dair 28.04.2011 tarih ve 2011/80 Esas 2011/205 Karar sayılı kararı Dairemizce davalılar yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Mahkemenin 28.04.2011 tarih ve 2011/80 Esas 2011/205 Karar sayılı kararının temyizi üzerine Dairemizin 15.12.2011 tarih ve 2011/14194 Esas, 2011/19459 Karar sayılı ilamı ile “ Uyuşmazlık, davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Yukarda açıklandığı üzere davalılar mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ” yönünde davalılar yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bu husus davalılar yararına, bozma ilamı dışında kalan hususlarda davacı yararına usulü kazanılmış hak niteliğindedir. Bozma ilamına uyulduktan sonra mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda; geri ödeme planında taksit tutarlarından indirim yapılarak mahsuplaşma yapılmadığı gibi sunulan belgelerin hiç birinde davacının sözleşme öncesinde ödediği bedelin mahsup edildiğine dair bir kayıt ve belgeye rastlanmamıştır şeklinde görüş bildirmiştir. Mahkemece, ilk borçlanma tutarının 95.558,951 TL, ek borçlanma tutarının ise 9.784,126 TL olduğu, mahkememizin 2012/170 E sayılı dosyasına ibraz edilen borçlanma sözleşmesinin 95.558,951 TL üzerinden yapıldığı ve davacı tarafından 5.000,00 TL peşinat yatırıldığı, ödeme miktarının, maliyet bedelinden fazla olması halinde davacının talepte bulunabileceği, bilirkişi raporu ile de, davacının, kesin maliyet bedelinin altında borçlandırıldığının tespit edildiği, bu sebeple, davacı tarafça, mahsup yapılmadığı iddiası ile ödeme talep edilemeyeceği, liste incelendiğinde, dairelerin maliyet bedelleri ile orantılı borçlandırma sözleşmeleri düzenlendiği anlaşıldığından, bilirkişi raporundaki mahsup yapılmadığı yönündeki görüşe itibar edilmemiş gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadelere dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi' nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde inceleme yapılarak, ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa bilirkişi kurulu raporu da dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.