Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2051 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 24572 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı şirket ile arasındaki satış sözleşmesi gereğince lehine kat irtifakı tesis edilen dava konusu daireyi 110.000TL’ye aldığını, evdeki gizli ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme hakkını kullanmak istediğini beyanla; davalıya ödenen 110.000TL nin iadesine, sözleşmeden dönüldüğünün kabulüne, aksi takdirde dairenin ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi veya değer kaybının karşılanmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davacı tarafın dava konusu daireyi 60.600TL bedelle satın aldığını, davalı şirketin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını dolayısıyla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile, taraflar arasındaki sözleşmenin konuttaki gizli ayıp nedeniyle feshine, binanın rayiç bedeli olarak belirlenen 110.000 TL nin dava tarihinden itibaren değişken oranlardaki reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalıya ait 1101 ada, 253 parselde bulunan zemin kat 1 nolu kat irtifakı kurulmuş bağımsız bölümü 13/10/2008’de satın almıştır. Dava konusu bağımsız bölümün davacı tarafından 13.10.2008 tarihinde teslim alındığı ve bedelinin eksiksiz olarak ödendiği hususlarında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır.2012/24572 2013/2051Diğer taraftan davacı tarafın bağımsız bölümü eksiksiz aldığı hususunda yazılı beyanı var ise de; taşınmazı kullanmaya başladıktan sonra projeye aykırı imalattan dolayı atık su borularından ses gelmesi nedeniyle sözleşmeyi fesih ederek ödediği bedelin iadesini istemiştir. Davacının dayandığı olgu gizli ayıp oluşturduğundan davacının eldeki davayı açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Satış sözleşmesi karşılıklı taahhütlere havi bir sözleşme olup, davacının üzerine düşen bedeli ödeme edimini yerine getirdiği tartışmasızdır. Buna mukabil, davalı satıcıda üzerine düşen malı teslim taahhüdünü tam ve eksiksiz –ayıpsız- olarak yerine getirmelidir. Davalı satıcının malı gizli ayıplı olarak teslim ettiği bilirkişi raporları ile sabit olduğuna göre, alıcı davacı 818 sayılı Borçlar Kanunu (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. vd mad.)’nun 106. vd devamı maddelerine göre sözleşmeyi fesih ve ödediği bedelin iadesini isteyebilir.Nitekim davacı da bu hakkını kullanmış ve dava dilekçesinde sözleşmeden dönme ile ödediği bedelin iadesini istemiştir.Ne var ki, davacı evin bedeli olarak 110.000.TL ödediğini iddia etmiş, davalı ise davacının 60.600.TL’ye satın aldığını savunmuştur. Sözleşme taraflar arasında fesih edildiğine göre, taraflar ancak gerçekleştirdikleri edimin iadesini isteyebilirler. Bu durumda mahkemece, davacının ödediği bedelin belirlenerek bu bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile evin rayiç bedelinin iadesine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.