Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20509 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8267 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava dışı şirket tarafından çekilen krediye davalının müteselsil kefil olarak imza attığını, borcun ödenmemesi nedeni ile borçlular hakkında yapılan takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile taraf teşkili sağlanmaksızın dosya üzerinden, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Eldeki davada, her ne kadar kullanılan kredinin başlığında “Tüketici Kredi sözleşmesi” ifadesi kullanılmış ise de, bu kredi bir ticari şirket tarafından kullanılmış ve şirketin ortağı olan davalı yan, sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza atmıştır. Kredi ayrıca ticari araç alımı için kullanılmış olup tüketici kredisi vasfında değildir. Hal böyle olunca davalının da bu sebeple 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımadığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davalı, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına ve ticari kredi uyuşmazlık konusu olduğuna göre mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri sorulup toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.