Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20269 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8450 - Esas Yıl 2016





... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.5.2014 tarih ve 511-368 sayılı hükmün Dairenin 21.1.2010 tarih ve 47071-1289 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.KARARDavacı, asıl davada gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden satın aldığı yerde davalı ... Müdürlüoğlu’nun haksız işgal ettiğini iddia ederek müdahalenin menni ile maddi ve manevi zararlarının tahsilini talep etmiş, dosyaya bilirkişi raporu sunulmasından sonra dahili dava dilekçesi ile davalılardan ..., ..., ...'ü davaya dahil ederek talep sonucunu ıslah etmiş ve davasını terditli davaya dönüştürdüğünü beyan ederek müdahalenin menni ile maddi ve manevi tazminat davasının red edilmesi halinde gayrimenkulün bugünkü değeri olan 80.000 TL'nin dahili davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen dosya da ise davacı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden dava konusu gayrimenkulün arsa malikleri adına olan tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalılar, asıl ve birleşen dosyada davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, dahili davalılardan ...'ın uhdesinde olmayan ve tasarruf hakkı da bulunmayan daire hakkında sözleşme yapmış olduğundan davanın REDDİNE dair verilen kararın davacı temyizi üzerine Dairemizin 21.01.2016 tarih ve 2014/47071 Esas 2016/1259 Karar sayılı ilamı ile hükmün ONANMASINA karar verilmiş, bu kez davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.1-Her ne kadar mahkemece, yalnızca asıl dava yönünden bir karara hükmedilmiş ise de; HMK'nun. 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda, davacı dahili dava dilekçesi ve birleşen dava ile ayrı bir talepte bulunduğuna göre, bu hususta mahkemece ayrı bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu hususta olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında HMK'nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Kararın bu nedenle bozulması gerekirken, onandığı, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.2-Bozma nedenine göre sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, ikinci bentte açıklanan nedenle sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 03/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.