Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20240 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21224 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile aralarında 1.2.2007 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile ...bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşmede teslim süresinin 24 ay olarak belirtilmesine rağmen taşınmazın 28.10.2009 tarihinde teslim edildiğini ileri sürerek, sözleşmede teslim tarihi olarak belirlenen 1.2.2009 tarihinden 28.10.2009 tarihine kadar belirlenecek kira tazminatı olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00-TL.nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalıya tebligat çıkartılmamıştır.Mahkemece, belirsiz alacak davalarında dilekçede belirtilen geçici değer 3.000,00 TL.nin altında olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacının Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına müracaat etmekte muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin geç teslim edilmesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.000,00-TL.nin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, HMK 'da belirsiz alacak davasında görevli mahkeme konusunda bir düzenlemenin yer almadığı, İsviçre Federal Usul Kanununun 85. maddesine göre belirsiz alacak davasında görevli mahkemenin davacı tarafından dilekçede belirtilen geçici değere göre belirleneceği, daha sonra davacı talep sonucunu artırdığı taktirde mahkemenin görevinin de artık değişmeyeceği, 6502 sayılı Kanun 68/1. madde ile 3.000-TL ye kadar olan uyuşmazlıklarda THH 'lerine başvurunun zorunlu olduğu, belirsiz alacak davalarında dilekçede belirtilen geçici değerin 3.000 TL'nin altında olduğunda bu davaların Tüketici Mahkemelerinde açılabileceğinin kabulü THH'nin işlevsiz bırakılması sonucunu doğuracağı, bunu önlemenin yolunun artık bu nitelikli davalarda geçici değerin 3.000 TL.nin üstünde belirtilerek açılmasının zorunlu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacının Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına müracaat etmekte muhtariyetine karar verilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107/1.maddesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez. Belirsiz alacak davası veya tespit davası açılması hâlinde, alacaklı, tüm miktarı belirtmese dahi, davanın başında hukukî ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde de asgarî miktarı göstermek durumundadır.Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği'nin 22/1.maddesine göre de; Tüketici hakem heyeti, uyuşmazlık ile ilgili karar verirken tarafların talebiyle bağlıdır. Ancak, başvurunun yapıldığı tarihte uyuşmazlık miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, başvuru sahibinin hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı belirtmesi ve inceleme sürecinde uyuşmazlık miktarının bilgi veya belgelerle tam olarak tespit edilmesi halinde talep edilen miktardan daha fazlasına veya daha azına tüketici hakem heyetince karar verilebilir. Verilen kararın her hâlükârda 6’ncı maddede belirtilen ve tüketici hakem heyetinin görev alanını belirten parasal sınırlar dâhilinde olması gerekir. Tüketici hakem heyetince yapılan inceleme neticesinde, alacak miktarının tüketici mahkemesinin görev alanına girmesi halinde tüketici hakem heyetinin artık bu uyuşmazlığa bakması mümkün olmayıp, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmesi gerekir.Somut olayda; davacı davalıdan satın aldığı dairenin 01.06.2013 tarihinde teslim edilmesi gerekirken bu tarihte teslim edilmediğini ileri sürerek bu tarihten dava tarihine kadar olan kira kaybının tespit edilerek şimdilik 2.000 TL nin tahsilini istemiştir. Aylık kira bedelinin ve geç teslim edilen süre itibariyle de toplam kira kaybının davanın açıldığı tarihte belirlenmesi mümkün olmayıp, bunun tespiti ancak tüketici mahkemesinde yapılacak yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile mümkündür. Diğer taraftan, davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava belirsiz alacak davası açılamaz. Davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarının bilindiği ve bilinen miktar itibariyle uyuşmazlığın çözümü de tüketici hakem heyetinin görev alanına giriyorsa, söz konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyetine başvurmadan tüketici mahkemesinde dava açılamaz. Hal böyle olunca; somut olayda yaklaşık 8 ay 28 günlük kira kaybının davanın açıldığı tarihte davacı tarafından tespiti mümkün olmadığından ve bunun tespiti ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile mümkün olacağından dava dilekçesinde bu alacağın 2.000 TL lik kısmının talep edildiği gerekçesiyle tüketici hakem heyetinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilemez. Mahkemece, değinilen bu yönü gözardı ederek işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.