Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20215 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10599 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, davalı ile aralarında imzalanan Sağlık Hizmetleri Protokolü uyarınca davalı kurum mensuplarına sağlık hizmeti sunduklarını, davalı Kuruma teslim edilen Ocak 2012 dönemine ait faturaların örnekleme metoduyla incelemesi ile tespit edilen % 15, 9362 kesinti oranı karşılığı 2.946.786,15 TL'nin alacaklarından kesildiğini ve davalı Kurumun internet sayfasında duyurulduğunu, davalı Kurumun kesinti gerekçesi olarak; günübirlik tedavilerde hizmet detay belgelerine ekli olarak sunulan raporların epikriz şeklinde olmaması, hizmet malzeme ve ilaçların miktarlarının fazla ve gereksiz veya epikrizlerde yetersiz olması, tanı yetersizliği ve/veya tanının uygun bulunmaması, tedavi hizmetlerinin Medula sistemi üzerinden yanlış faturalandırıldığı, malzeme barkodlarının ibraz edilmediği, genel tıbbi muayene tanısının tanı olarak kabul edilmemesi, faturalarda ıslak imzalı aslı gibidir onayının olmamasının gösterildiğini, söz konusu kesintinin 2.221.885.59 TL bedelli kısmının haksız ve mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek, Ocak 2012 dönemine ait fatura bedellerinden ödenmeyen 2.221.885,59 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah suretiyle 2.226.560,31 TL'ye artırmıştır. Davalı, yapılan kesintinin yasaya ve protokole uygun olduğunu savunarak davanın reddinini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile 2.226.560,31 TL'nin ayrı ayrı kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş.1-Davacı, eldeki dava ile alacaklarından haksız olarak kesildiğini ileri sürdüğü 2.221.885,59 TL'nin davalıdan tahsilini istemiş, davalı kesintilerin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Yargılama sırasında hukukçu, sayıştay denetçisi ve doktor bilirkişilerden oluşan heyetten alınan raporda; davalı idarenin işlemlerinin bir kısmının hukuka uygun olmadığı, Ocak 2012 dönemine ait faturalardan yapılan 2.226.560,31 TL kesintinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davacıya ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş, Mahkemece bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, davalı hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiş olup, davalının itirazları karşılar mahiyette ek rapor alınmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece davalının itirazlarını karşılar, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetime açık ek rapor veya gerekirse yeni bir bilirkişi heyetinden rapor almak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.