MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının 8.9.2011 tarihinde kullandığı tüketici kredisini ödemediğini hesabın kat edilerek tahsili için icra takibi yapıldığını ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden tensiben yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 122. maddesinde, “Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir.” hükmü, aynı kanunun 137. maddesinde de, “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede, dava şartlarını ve ilk itirazları inceler.” hükmü bulunmaktadır. Yine aynı Kanunun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasında, “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” 4. fıkrasında da, “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” düzenlemesi mevcuttur. Görüldüğü üzere, davanın açılmasını müteakiben dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek davalıya cevap ve ilk itirazlarını sunma hakkı tanınması gerektiği, mahkemece dava şartları ve ilk itirazların da, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra inceleneceği Kanunda açıkça belirtilmiştir. Mahkemece, söz konusu kanun hükümlerine aykırı olarak taraflara tebligat çıkarılmaksızın doğrudan yetkisizlik kararı verilmiştir. Oysa ki HMK.da yetkinin kesin olmadığı hallerde, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi kabul edilmiş olup, dava konusu olayda da kesin yetki söz konusu olmadığından, mahkemenin yetkili mahkemeyi resen belirleyip, yetkisizlik kararı vermesi mümkün değildir. Kaldı ki;4077 sayılı Yasa'nın 23/3 maddesine göre 4077.Sayılı Yasadan kaynaklanan davaların tüketicinin ikametgahında da açılabileceği kabul edilmiştir. Anılan madde hükmü uyarınca mahkemece davalının yerleşim yeri araştırılarak, yerleşim yeri mahkemesinde dava açtığının anlaşılması halinde işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi, aksi durumda yetkisizlik kararı verilebileceğinin gözetilmesi gerekir. O halde açıklanan hususlar göz ardı edilerek, mahkemece taraflara tebligat çıkarılmadan, yazılı şekilde resen yetkisizlik kararı verilmiş olması, az yukarıda değinilen yasa hükümlerine aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.