Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19258 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12481 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ...'ın vekili sıfatı ile 152.000-Euro bedelli senedin tahsili için diğer davalı ... aleyhine icra takibi başlattığını, taraflar arasında 01.06.2011 tarihli avukatlık sözleşmesi imzalandığını, 03.05.2012 tarihinde alacaklı asil ...'ın dosya alacağının tamamından vazgeçtiğini, harcın alınarak senet aslının borçluya verilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğini ve icra takibinin sulh ile sonuçlandığını, davalı vekili sıfatı ile ayrıca İcra Hukuk Mahkemesi ve Savcılık dosyasını da takip ettiğini, avukatlık ücretinin ödenmediğini, Av. Kanunu’nun 165. maddesine göre vekalet ücretinden her iki davalının da müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek 139.202,00-TL alacağın faizi ile davalılardan tahsilini istemiştir.Davalı ..., diğer davalıyı tanımadığını, alacaklının vicdani yönden rahatsız olduğunu ve kendi isteği ile icra takibinden vazgeçtiğini, davalılar arasında hiçbir anlaşma olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; davalı ..., davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 105.210,89-TL'nin davalı ...'dan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı ...'nun 27.683,74- TL'den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödemek üzere müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna) karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Davalı ..., 19.02.2014 tarihli temyiz dilekçesinde, temyiz harç ve masrafları yönünden adli yardım talebinde bulunmuştur. Mahkemece, 07.03.2014 tarihli ek karar ile temyiz harç ve masrafları tamamlanmadığından temyiz talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334/3 maddesinde kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin Yargıtay’a yapılacağı hükmü mevcut olduğundan davalının temyiz aşamasındaki adli yardım talebinin Yargıtayca değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda mahkemece verilen kararlar yok hükmündedir. Davalı ...'ın adli yardım talebi Dairemizce incelenmiş ve kabulüne karar verilmiştir.2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar ... ve ...'ın tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.3-1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk" başlığını taşıyan 165.maddesi; "(Değişik madde: 02/05/2001 - 4667/78. md.) İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar." hükmünü içermektedir. Burada kanundan doğan teselsül hallerinden biri söz konusudur. Davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekâlet ücretini de isteyebilir. (Bkz. Hukuk Genel Kurulu"nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E. 1994/60 K. sayılı kararı). Aynı sorumluluk, müvekkille sulh anlaşması yapan karşı taraf için de geçerlidir.Hemen belirtmek gerekir ki, avukat ile müvekkili arasında yapılan adi yazılı ücret sözleşmesinin üçüncü kişi konumundaki hasım taraf yönünden bağlayıcı olabilmesi için ücret sözleşmesinin yargılamayı sona erdiren taraf işleminden önce yapıldığı hususunun HMK'nun 205.maddesi (HUMK 299. maddesi) kapsamında ispatlanması gerekir. Bu husus davacı avukat tarafından ispat edilemediği takdirde hasım sözleşmede belirlenen ücretten sorumlu olamaz. Bu gibi hallerde hasmın sorumlu olduğu vekalet ücretinin sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar esas alınarak, tespit edilemezse avukatlık ücret sözleşmesinin mevcut olmadığı, ya da mevcut olmasına rağmen geçersiz olduğu hallerde de uygulandığı gibi, Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesine göre belirlenmesi gereklidir. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olay Değerlendirildiğinde; Davacının davalı ...'ın vekili sıfatı ile 152.000-Euro bedelli senedin tahsili için diğer davalı ... aleyhine icra takibi başlattığı, taraflar arasında 01.06.2011 tarihli avukatlık sözleşmesi imzalandığı, 02.05.2012 tarihinde dosya hesabının yapıldığı, 03.05.2012 tarihinde alacaklı asil ...'ın dosya alacağının tamamından vazgeçtiği, harcın alınarak senet aslının borçluya verilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği ve icra takibinin sulh ile sonuçlandığı tüm dosya kapsamı ile sabit olup mahkemenin de kabulündedir. Davanın sulh ile sonuçlanması nedeniyle davacı avukat müvekkili olan davacı ...'dan ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi icra takibinde karşı tarafa yükletilen 27.683,74-TL vekâlet ücretini de isteyebilir. Bu yön gözetilmeden davalı ...'ın sadece sözleşmede düzenlenen akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması usul ve yasaya akırı olup bozma nedenidir.4-Mahkemece, davacı ile müvekkili davalı ... arasında üst sınırdan yapılan vekalet ücret sözleşmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle davalı ...'nun sadece icra takibinde karşı tarafa yükletilen 27.683,74-TL yönünden sorumluluğu kabul edilmiştir. Davacı avukat tarafından ücret sözleşmesinin bu davalı yönünden bağlayıcılığı ispat edilemediğine ve gerçek sulh miktarı tespit edilemediğine göre yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davalı ...'nun sorumlu olduğu akdi vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece, bu konuda bilirkişiden ek rapor aldırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.5-Davacı, dava dilekçesinde davalı ... vekili olarak takip ettiği .... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/615 Esas sayılı ve ...Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/41030 soruşturma sayılı dosyaları yönünden de vekalet ücreti talebinde bulunduğu halde mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmaması, olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; mahkemenin 07.03.2014 tarihli ek kararının kaldırılmasına, davalı ...'ın adli yardım talebinin kabulüne, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ...'nun tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (3),(4)ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.