Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19177 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 35104 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine Yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı avukatla 1.05.2011 tarihli vekalet ücreti sözleşmesi imzaladıklarını, davalı avukatın 16.08.2011 tarihli ihtarname ile ücretini talep ettiğini,davalıya olan güvenin sarsılması üzerine 19.08.2011 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerini, davalının yaptığı tahsilatlar ve çektiği teminat iadelerini de iade etmesi gerekirken bu edimini yerine getirmediğini ileri sürerek şimdilik toplam 12995,00 TL nintahsil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş,birleşen dava dosyasında da yine aynı gerekçelerle borçlulardan tahsil ettiği 3560 TL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın reddine, birleşen İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/529 esas sayılı dosyası yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 1500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, mahkeme 15.04.2014 tarihli celsesinde yargılamayı bitirmiş ve kısa kararda davanın reddine, birleşen İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/529 esas sayılı dosyası yönünden Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 1500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği, gerekçeli kararda ise davaların (dava ve birleşen dava) reddine karar verilmiş olup,böylece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu anlaşılmakla HMK'nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 10/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.