Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1913 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15395 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, tatil için ...'da bulunduğu sırada davalı şirketin kuyumcu mağazasını ziyaret ettiğini, satın alma niyeti olmamasına rağmen satış elemanı tarafından çok özel bir parça olduğunun ısrarla vurgulanması üzerine bir adet yüzük satın aldığını, yüzük bedelinin 5.500 Euro olarak belirlendiğini, aynı gün 1.500 Euronun kredi kartından çekildiğini, 4.000 Euronun ise 01.10.2013 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, daha sonra aldığı pırlanta taşlı yüzüğün gerçek değeri konusunda kuşkuya düştüğünü ve Almanya'ya döndükten sonra satın aldığı ziynet üzerinde mücevherat uzmanı bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırdığını, inceleme sonucu satış fiyatının en fazla 2.840 Euro ve taşların düşük kalitede olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek 19.02.2013 tarihli ve 5.500 Euro bedelli satış sözleşmesinin feshi ile ödenen 1.500 Euronun sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, yüzüğün sertifikalı olduğunu, yüzükte ayıp bulunmadığını ve davacının ihbar sürelerine uymadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasındaki 19/02/2013 tarihli sözleşmenin feshine, 1.500 Euronun dava tarihindeki kur üzerinden yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı, eldeki dava ile davalıdan 5.500 Euro bedel ile satın aldığı yüzüğün gerçek fiyatının tespiti bakımından ülkesinde yaptırdığı inceleme neticesinde taşların düşük kalitede ve yüzüğün en fazla 2.840 Euro değerinde olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle sözleşmenin iptalini ve ödediği 1.500 Euronun tahsilini istemiştir. Davalı, yüzükte ayıp bulunmadığını savunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yüzüğün özelliklerine ve ayıplı olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış, yalnızca dava tarihi itibariyle altının değeri, pırlantanın değeri, yüzüğün işçiliği ve mıhlamasının değerlendirilerek yapılan hesaplanma sonucu satış fiyatının 2.765,93 Euro olduğu yönünde görüş bildirilmiş olup, bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde Mahkemece, davaya konu yüzüğün sertifikadaki özellikleri taşıyıp taşımadığının tespiti bakımından Mahkeme, taraf ve Yargıtay denetimine açık bilirkişi raporu aldırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.