Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18975 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9353 - Esas Yıl 2015





... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 9.5.2013 gün ve 565-204 sayılı hükmün Dairemizin 25.9.2014 tarih ve 27666-28787 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A RDavacı, davalının oğlu olduğunu, 1991 yılında 34 TJR 58 nolu taksi plakası satın aldığını, o dönem kendisi adına başka bir plaka bulunduğundan fazla vergi ödememek için davalı adına tescilinin yapıldığını,araç ve plakayı taksitle satın alıp senetlerini kendisinin ödediğini ancak geçen zaman içinde davalının aracı ve plakayı sahiplendiğini, hakkını geri vermediğini ileri sürerek, plakanın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce, davacının yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılmaması nedeni ile bu eksiklik tamamlatılmak üzere hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu sefer davacı karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Davacı, kendisinin parasını ödediği halde, fazla vergi ödememek için taksi plakasını davalı oğlunun adına tescil ettirdiği halde,oğlunun plakaya ilişkin hakkını geri vermediğini bildirerek plakanın adına tescilini istemiş, davalı ise kendi birikimleri ile satın aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Davacı, plakanın satın alınmasına ilişkin ödeme belgesi veya senet dosyaya sunamamış, davasını tanık delili ile ispat yoluna gitmiştir. Mahkemece,davanın dayanağı inançlı işlem olarak değerlendirilerek,tarafların tanıkları dinlenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İnançlı işlem, “başkasına bir hak devreden tarafın (inanan), bir hakkı devralan tarafa (inanılana), taraflarca güdülen amaç sona erince veya gerçekleşince, inanana ya da üçüncü bir kişiye söz konusu hakkı devretme taahhüdü” olarak tanımlanmaktadır.... Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1988, sh.560) 5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, inançlı işleme dayalı bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu noktada her ne kadar dairemizce bozma ilamında Davacının yazılı delili bulunmadığının anlaşılması halinde yemin teklif hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiş isede, mahkemece 12/02/2013 tarihli celse de davacı yana yemin teklif edip etmyeceği hususunda kesin süre tanınmış, kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş fakat davacı yan verilen kesin sürede yemin deliline dayanmamaıştır. Mahkemece 09/05/2013 tarihli celsede davacının yemin deliline dayanmadığı zapta geçirilmiştir. Dairemizce bu husus gözden kaçırılarak davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılması gerektiği belirtişmiş ise de davacı bu hakından kesin süreye uymayarak vazgeçmiş sayılmıştır. Öyleyse mahkemece, Davacının yazılı delili bulunmadığının anlaşılması halinde davanın reddi cihetine gitmesi gerekirken kısmen kabul etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir. Bozma gerekçesindeki maddi hata bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından Dairemize ait 25/09/2014 günlü, 2013/27666 E. 2014/28787 K. sayılı “ bozma ” kararında Yemine ilişkin gerekçenin kaldırımasına ve hükmün yazılı gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemize ait 25/09/2014 günlü, 2013/27666 E. 2014/28787 K. sayılı “ bozma ” kararında Yemine ilişkin gerekçenin kaldırımasına ve hükmün yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 8.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.