Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18740 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 32238 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/2-2013/335Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 8.9.2012 tarihli tellallık sözleşmesine istinaden gösterilen taşınmazı kendisini devre dışı bırakarak satın alması sebebi ile sözleşmede karalaştırılan %3 ücretin ve %10 cezai şartın tahsili amacı ile başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı, davacının akdin kurulma aşamasına aracılık etmediğini bu sebeple ücrete hak kazanmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı tellallık sözleşmesine aykırı olarak davalının kendisini devre dışı bırakarak taşınmazı satıcıdan aldığını, sözleşmede kararlaştırılan %3 komisyon ücreti ve %10 cezai şartın tahsili amacı ile başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede taşınmazlardan herhangi birinin alınması halinde %3 oranında komisyon ücreti ödeneceği ve komisyon ücreti de tapu akti gününde ödenmediği takdirde %10 oranında cezai şart ödeneceği kararlaştırlmıştır. Davacı koisyon ücretine ve cezai şarta hak kazanmış ise de davalı tacir olmadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 182/son maddesi gereğince cezai şartın fahiş olması halinde ise tenkisi gereklidir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şartın fahiş olduğunun kabulü gerekir. O halde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 182/son maddesi gereğince cezai şarttan indirim yapılması gerekirken, mahkemece aksinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün ikinci bent gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.