Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1869 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11708 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki İtirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya İncelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı avukat olduğunu, davalının K... Belediyesi'ndeki alacaklarını tahsil etmek İçin davalı ile sözlü olarak anlaştıklarını, mahkemece hükmedilecek miktarın %151nin vekalet ücreti olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, belediye aleyhine dava açıp davalı lehine sonuçlandığını, davalının harcı vermediği için tebliğe çıkarılamadığını, davalının haricen borçlu ile anlaşıp haksız olarak kendisini azlettiğini, vekalet ücretini almaya hak kazandığını, bu alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, icra takibinin 3.189.301.193 TL asıl alacak ve asıl alacağa 04.11.2003 tarihinden İtibaren faiz işletilerek devamına karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava vekalet ücreti alacağının tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalının vekili olarak K... Belediyesi aleyhine 20.09.2002 tarihinde dava açmış ve mahkemece 14.11.2003 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı icra takibine itiraz dilekçesinde, davacının davasını vekil olarak açtığını, ancak dava hakkında bilgi vermediğini, bu nedenle haklı olarak azlettiğini savunmuştur. Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 14.11.2003 tarihinde verilen karar, davacının azledildlği 18.02.2005 tarihinden sonra 17.06.2005 tarihinde davalı tarafından harç yatırılarak tebliğe çıkarılmıştır. Bu tarihlere göre kararın tebliğe çıkarılmasında bir gecikme olduğu anlaşılmaktadır. Müvekkili lehine verilen kararı en kısa sürede müvekkiline bildirip, yatırılması gereken masraflar konusunda bilgilendirmek vekilin görevidir. Bu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde azil haklı olur ve vekil ücrete hak kazanamaz. Davalı, kendisine bilgi verilmediğini iddia ettiğine göre, bu durumda davacı avukat müvekkili olan davalıya mahkeme kararını tebliğe çıkarabilmek için harç yatırması gerektiğini bildirdiğini yasal delillerle ispat etmelidir. Davacı bu konuda yazılı belge ibraz edemediğine göre, dava dilekçesinde yemin demek suretiyle yemin deliline dayandığından, davacıya; davanın karara bağlanıp harç yatırması gerektiğini bildirdiği iddiası hakkında yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmalı, hasıl olacak sonuca göre feshin haklı ya da haksız olduğu belirlenerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön gözardı edilerek ve de kabul şekli İtibarıyla icra takibinden önce davalı temerrüde düşürülmediği halde dava tarihinden önceki, davacının vekil olarak takip ettiği davanın karar tarihinden faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.