Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1819 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20250 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat .. gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalılardan ... (Değer)'ın “müşavir avukatlık sözleşmesi” gereği şirketlerinin avukatı olduğunu, diğer davalı avukatın ise ... (Değer)'in eşi olduğunu ve yetki belgesine dayanarak şirketle ilgili işlemler yaptığını, davalı ...'in 01.10.2002 tarihinde azledildiğini, davalıların şirketten avans olarak aldıkları paraların bir kısmını önce kendi yedlerine geçirmek suretiyle ihtiyaçları doğrultusunda kullanıp, pek az bir kısmını daha sonra şirkete iade ettiklerini, bir kısmını ise bugüne kadar herhangi bir açıklamada bulunmaksızın iade etmeyerek zimmetlerine geçirdiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik, 37.113.400.868TL (eski TL) ana para ve 25.309.597.420TL (eski TL) faiz olmak üzere, toplam 62.422.998.288TL (eski TL) alacağını istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 26.993,00TL asıl alacak ile 17.101,80TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 44.094,80TL sının; asıl alacak olan 26.993,00TL sı olan kısmına dava tarihi olan 12.12.2002 tarihinden 2011/20250-2013/1819itibaren yasal faiz uygulanmak sureti ile tamamının davalılardan alınmasına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, 30.12.2003 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının devamına, karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir. Davacı, davalı avukatların yedlerinde tuttukları, bir miktar parayı iade etmediklerini iddia etmiş; davalı taraf ise iddianın doğru olmadığını, davacının ticari defterleri incelendiğinde davacının iddiasının aksinin ispatlanacağını savunmuştur. Zaten, davacı da ticari defterlerine delil olarak dayanmıştır. Her ne kadar, mahkemece, 02.03.2010 tarihli celsede, davacının ticari defterlerinin incelenerek ek rapor alınması için ara karar kurulmuş ve ticari defterlerin hazır edilmesi için ihtaratta bulunulduğu belirtilmişse de, davacıya verilen süre ve ihtarat HUMK.nun 163.maddesine (Yeni HMK 94.md.) uygun değildir. Keza, davacı tarafından ticari defterlerin sunulmadığı ve ek raporun bu defterler incelenmeksizin hazırlandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacıya, HUMK.nun 163.maddesine (Yeni HMK 94.md.) uygun olacak ve tereddüte yer vermeyecek şekilde ticari defterlerin ibrazı için kesin süre verilmeli, bu süreye uyulmadığı takdirde davacının iddiasının ispatlanamamış sayılacağı açıkça ihtar edilmelidir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek davacının ticari defterleri incelenmeden ve HUMK.nun 163.maddesine(Yeni HMK 94.md.) uygun şekilde ihtaratta bulunulmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.