Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1789 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 25168 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıya davaya konu tarla niteliğindeki gayrimenkulün satışı için özel vekaletname verdiğini, davalının davacıdan almış olduğu vekaletle davaya konu gayrimenkulü 31/01/2005 tarihinde herhangi bir sözlü ya da yazılı bilgi vermeksizin ... isimli yabancı uyruklu bir kadına sattığını, davacının bu satış işleminden çok sonraları tapu kayıtlarını incelediğinde satıştan haberdar olduğunu, bu satıştan kaynaklanan satım bedelini talep etmesine rağmen davalının ödemediğini ileri sürerek davaya konu gayrimenkul bedelinin güncel rayiç değer üzerinden ve satım tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber davalıdan tahsiline yargılama gideri ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalı tarafın ıslah yolu ile zaman aşımı definin kabulü ile davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, vekilin özen görevine ve hesap verme yükümlülüğüne ilişkin olup, çözülmesi gereken sorun davalının vekaleten davacıya ait taşınmazı 3. bir şahsa satmasından dolayı iddia olunan paralardan sorumlu olup olmayacağı ve zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlayacağı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine dayandığı açıktır. Vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. BK.nun 392.maddesi 2012/25168-2013/1789hükmü gereğince, vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Bu nedenle de vekilin müvekkil adına vekaleten tahsil ettiği parayı müvekliline verme borcunda, yaptığı işten dolayı müvekkiline hesap verme zorunluluğunu yerine getirmedikçe zamanaşımı süresi işlemez, bir başka deyişle zamanaşımı vekilin hesap vermesiyle başlar. Gerçekten de, vekalet ilişkisi aynı zamanda aşırı güvene dayalı bir sözleşme ilişkisi olup, müvekkil vekiline güven duymak zorundadır. Şunu da belirtmek gerekir ki, zamanaşımı borcu söndüren bir savunma değil bir ödemezlik def'idir. Tereddüt olduğu hallerde zamanaşımı kurallarının daima müvekkil lehine yorumlanması gerekir. Aksinin kabulü hesap vermekten kaçınan kötü niyetli vekilleri ödüllendirme sonucunu doğurur.Dava konusu olayda davalı vekil 31.5.2005 tarihinde davaya konu taşınmazı 3. bir şahsa tapuda resmi yolla satmış ve bedelini almıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere vekil hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilemez. Zamanşımı süresi hesap verme tarihinden başlar. Taraflar arasındaki vekalet ilişkisi devam ettiğine ve davalı da davacıya hesap verdiğini kanıtlayamadığına göre mahkemece değinilen bu hususlar gözetilmek süretiyle davanın süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte belirtilen nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.