MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacılar, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiklerini, Devlet Bakanlığı'nca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldıklarını, davacı ...'ın bu bağlamda 2,50 TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000.00 TL’nİn faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.Davalılar, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacıların Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ilerde maliyet hesabından mahsup edilmek üzere 2,50 TL ödediği, konutun teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği dosya içeriği, aynı nitelikteki emsal dosyalar ve toplanan delillerle anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, yapılan peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Bilirkişi kurulu 18.04.2011 tarihli raporunda mahsup işleminin yapılmadığını beyan etmiş olup bu rapora itiraz edilmesi üzerine ek rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi kurulu 04.02.2013 tarihli ek raporunda; kurum içi yazışmalar, başka mahkemelerde açılan emsal davalarda dosyaya ibraz edilen hesap cüzdanları ve dairemizin kararları dikkate alınarak mahsup işleminin yapıldığı kanaatine varılmıştır şeklinde görüş bildirmiştir. Mahkemece, dosyada bulunan Emlak Bankası Genel Müdürlüğünün, Devlet Bakanlığına hitaben yazılan yazıda "...21.556 kişi konut sahibi olmuş, konut sahibi olan 21.556 kişiden 6629 kişinin peşinatı borçlarından kesin borçlandırma işlemleri aşamasında mehsup edilecek olup, bu kişilerin haricindekilerin yatırdıkları peşinatlar borçlarından mahsup edilmiştir...." ibaresinin bulunduğu yine Devlet Bakanlığı'nın T.C.Ziraat Bankası A.Ş.ye hitaben yazılan 24 Mayıs 2002 tarihli yazıda "...Konut sahibi olmak üzere işin başında yatırılan 2.500.000-TL bedel maliyet hesabından tenzil edilmiştir..." yazışmalarının bulunduğu, bu doğrultuda davacının yatırmış olduğu peşinatın kesin maliyet bedelinden mahsup edildiği anlaşılmakla dava ekonomisi ve yargılamanın hızlandırılması nedeniyle yeni bir ek rapor alınmasının dosyaya fazla bir katkısı olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahsup işleminin yapılıp yapılmadığı somut olarak kanıtlanmadan sadece celbedilen yazılar ve belgelerdeki soyut ifadeler üzerine varsayıma dayalı olarak ödenen peşinatın mahsup edildiğinin kabulü yürürlükteki mevzuata ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu durum Anayasa Mahkemesi'nin 17.07.2014 tarih ve 2013/4495 Başvuru sayılı ilamında da açıkça belirtilmiştir. O halde mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler dikkate alınmak suretiyle ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine, şayet mahsup işlemi kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.