MAHKEMESİ : Saruhanlı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/01/2013NUMARASI : 2010/327-2013/36Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı, kendisi ve eşine ait bağ ve zeytinliklerin bakımı, ürün yetiştirme ve hasat yapımı için, davalılarla 2004 yılında sözlü olarak anlaşma yaptıklarını, yapılan bu anlaşmada, “davalılar tarafından kendisinden avans şeklinde para alınıp, yaptıkları harcamalarla, işçilik hizmetleri karşılığının, alınan avanstan mahsubundan sonra kalan miktarın iade edileceğinin” kararlaştırıldığını, söz konusu bu anlaşmanın 30.9.2009 tarihine kadar sürdüğünü, bu tarihten itibaren işlerin yapımını başkasına verdiğini, ancak davalılarla her yıl yapılması gereken hesap ve ibralaşmanın yapılmadığını, davalılar tarafından 2004 yılından itibaren alınan avans ve yapılan harcamaların listesinin tutulduğunu, bu listede, davalıların kendisine 34.500,00 TL borçlu olduklarının belirtildiğini, ancak borcun ödenmediğini, öte yandan davalılar tarafından, 15.800 m2 zeytinliğin 8000 m2’lik bölümüne, düzensiz olarak ekilen zeytinleri, kökleyerek yeniden ekmek zorunda kaldığını, davalıların kusuru nedeniyle 2.500,00 TL masraf yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek, ödemiş olduğu avanstan bakiye kalan ve uğramış olduğu zarar nedeniyle toplam alacak miktarı olan 37.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacı ile yazılı bir sözleşmelerinin bulunmadığını, iddia edilen sözlü anlaşmanın ise, davacı Tarafından yasal delillerle ispat edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, “taraflar arasında 2004 yılından 2009 yılına kadar sözlü olarak yapılmış olan işçilik sözleşmesinin bulunduğu sabit ise, davacı tarafın alacağın varlığını yazılı bir delil ya da senet ile ispat edemediği, davalılar tarafından, davacının ibraz ettiği belgelerin kabul edilmediği” gerekçesiyle 34.500,00TL alacağın varlığı ispatlanamadığından reddine, ancak “davalılar tarafından, davacının 1318 parsel sayılı taşınmazına gelişi güzel zeytin dikildiğinin sabit olması ve bu zeytinlerin köklenmesi ile bilirkişi raporunda belirtilen 4.475,00TL yeni zeytin fidanı dikimi ve alımı masraflarının davacıya ödenesi gerektiği” kabul edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, 2,500.00 TL'nin dava tarihi olan 25/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak ve tazminat istemine ilişkin olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, 2004 yılından 2009 yılına kadar, davacıya ait bağ ve zeytinliklerin davalılar tarafından bakımı, ürün yetiştirilmesi ve hasat yapılması konularında taraflar arasında sözü olarak yapılan bir anlaşmanın bulunduğu tartışmasızdır. Mahkemece davacının, sözleşmeden kaynaklanan alacak konusundaki iddiasının ispat edilemediğinden bahisle reddine, tazminat isteminin ise kabulüne karar verilmiştir. Davacı, iş bu davadaki “alacak” talebiyle ilgili olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin devamı süresince, davalılar tarafından kendisinden avans şeklinde para alınıp, sözlü anlaşmaya göre, yapılan harcamalarla, işçilik hizmetleri karşılığının, alınan avanstan mahsubundan sonra kalan miktarın kendisine iade edilmesi gerekirken iade edilmediğini ileri sürerek, 34.500,00 TL’nin’ davalılardan tahsilini istemiş, delil olarak da, bizzat davalılar tarafından tutulan “sipariş listesi” başlıklı belge ile diğer belgelere dayanmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen “sipariş listesi” başlıklı belgede, “alınan paralar” “masraflar” adı altında tarih ve miktarların bulunduğu, son kısımda ise “yekün olan para : 111.501 TL, yekün yapılan masraf : 80.001 TL, kalan borç : 34.500 TL” açıklamaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı, söz konusu belgenin, davalılar tarafından tutularak kendisine verildiğini, belgede, davalılara vermiş olduğu avanstan, yapılan masrafların mahsubundan sonra, iadesi gereken miktarın açıkça belirtilip, ikrar edildiğini ileri sürmüştür. Davalılar ise, davacı tarafından ibraz edilen bu belgenin, “yapılan masraf ve işçiliklere ilişkin olup, kendileri tarafından hesabın tutulduğu bir belge olduğunu, davacı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığını, aralarındaki tüm alacak ve verecek hesabının kapandığını” belirtmişlerdir.Görüldüğü üzere, davalılar tarafından, davacının delil olarak dayandığı “sipariş listesi” başlıklı belgenin, “davacının alacaklı olduğunu gösteren bir belge olmadığı” savunulmakla birlikte, bizzat kendileri tarafından düzenlendiği de kabul edilmektedir. Her ne kadar söz konusu bu belge, borç ikrarını içeren bir belge değilse de, HUMK’nun 292. (6100 sayılı HMK’nun 202.) maddesinde düzenlenen yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olduğundan, mahkemece, tarafların tanık dahil dayanmış oldukları tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davacının alacak talebinin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz edilen hükmün, temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 42,70 TL harcın istek halinde iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.