Tüketici Kredi Sözleşmelerinde yer alan şartlardan birinin tüketici aleyhine haksız şart olduğu anlaşıldığı takdirde, sözleşmenin kısmen veya tamamen ifa edilmiş olup olmamasına göre sözleşme tamamen geçersiz sayılmamalı, o sözleşme hükmünün hukuk ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde edimler ve menfaatler dengesine göre düzeltilmesi yoluna gidilmelidir.Sözleşmedeki temerrüt faizi ile ilgili oranların banka tarafından sonradan tek taraflı belirlenmesi halinde, sözleşme hükümleri tamamen geçersiz sayılmamalı, bankanın sözleşme ile kendisine tanınan faiz oranlarını tek taraflı belirleme ve arttırma yetkisini, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde kullanıp kullanmadığı belirlenmeli ve temerrüt tarihi itibariyle diğer bankaların aynı türden kullandırdığı kredilerin faiz oranları araştırılmalı, istenebilecek temerrüt faiz oranı tespit edilmelidir. Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı, davalının kredi kartı borçlarını ödemediği gibi, aleyhine girişilen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davaya cevap vermemiş, icra takibine itirazlarında; faiz oranının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, geçersiz sözleşme hükümlerine göre ceza ve faiz istenemeyeceği, ancak yasal faiz istenebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2- Dava, İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptaline ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık, süresinde ödenmeyen kredi kartı borçlarına uygulanacak temerrüt faizinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen 21.01.1998 tarihli kredi kartı sözleşmesi uyarınca, davalıya verilen kredi kartı harcamaları nedeniyle doğan borçların ödenmesi 06.02.2002 tarihli ihtarname ile talep edilmiş, davalı tarafından ödenmemesi üzerine de 27.08.2002 tarihinde icra takibine girişilmiştir.14.03.2003 tarihinde yayınlanarak 15.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Yasanın 6. ve 10. maddeleri ile Tüketici Kredi Sözleşmelerinin kurulması ile ilgili bazı şekli şartların getirildiği açık ve belirgindir. Ne var ki, maddi hukuka ilişkin bu değişiklikler nedeniyle önceden kurulmuş ve ifa edilmiş tüm sözleşmelerin geçersiz hale geldiğini söylemek hukuken mümkün değildir. Sözleşmenin öncelikle ayakta tutulması, genel ilke olduğu gibi, şayet sözleşme şartlarından birinin tüketici aleyhine haksız şart olduğu sonucuna varılırsa, sözleşmenin kısmen veya tamamen ifa edilmiş olup olmamasına göre sözleşmenin tamamen geçersiz sayılması yerine, o sözleşme hükmünün hukuk ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde edimler ve menfaatler dengesi içerisinde düzeltilmesi cihetine gidilmelidir.Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, sözleşmedeki temerrüt faizi ile ilgili oranların banka tarafından sonradan tek taraflı belirlendiği kabul edildiğine göre, bu nedenle sözleşme hükümleri tamamen geçersiz sayılmamalı, banka veya kredi kuruluşlarının ilgili yasa hükümleri içerisinde faaliyet gösterip para alıp satan kurumlar olduğu da gözetilerek, bankanın sözleşme ile kendisine tanınan faiz oranlarını tek taraflı belirleme ve arttırma ile ilgili yetkisini, hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde kullanıp kullanmadığının belirlenmesi ve isteyebileceği temerrüt faiz oranlarının tespiti yoluna gidilmelidir. Böyle olunca, mahkemece, davalının temerrüde düştüğü tarih itibariyle diğer bankaların aynı neviden kullandırdığı kredilerin faiz oranları araştırılmalı, diğer ekonomik etkenler de nazara alınmak suretiyle menfaatler dengesine uygun faiz oranı saptanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.