Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1699 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12213 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı şirket vekili, Davalı kurum ile aralarında "Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" bulunduğunu, 2010 yılı Aralık ve 2011 yılı Şubat, Mart döneminde kurum sigortalılarından haksız ilave ücretler alındığından bahisle 60.000 TL; hastaneden ayrılışı yapılan hekim bilgileri ile hastanede branş değişikliği yapılan hekim bilgilerinin kuruma bildirilmemesi nedeniyle 20.000 TL; hastanelerinde ameliyatı gerçekleştirilen sigortalıya ait anestezi takip fişindeki tarih ile ameliyat notundaki tarihin uyumsuz olduğundan bahisle 10.000 TL; toplamda da 90.000 TL cezai işlem uygulandığını, cezai işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, cezai şartın iptaline, kurum tarafından tahsili halinde istiradatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, işlemin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Dava, taraflar arasında mevcut Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin ihlali nedeniyle tesis edilen cezai işlemin, sözleşme ve mevzuata aykırılığı iddiası ile iptali istemine ilişkindir. Davalı kurum, kesintilerin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, 19.07.2012 tarihli kök ve 10.10.2014 tarihli ek bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bilirkişi raporunun yerindeliğinin incelenmesi gerekmektedir. Kök raporda; Dr ...'ın hastaneden ayrılışının davalı kuruma bildirilmemesinin sözleşmenin 3.1.9.3. maddesine aykırılık teşkil ettiği belirlenmiş, Dr. ...'nın Genel Cerrahi branşından ayrılarak Göğüs ve Kalp Damar Cerrahi servisine geçmesinde Sağlık Bakanlığı işlemleri açısından herhangi bir sorun bulunmadığı, bildirim zorunluluğu gerekçe gösterilerek cezai şart işleminin isabetli olmadığı görüşüne yer verilmiştir. Ne var ki, bildirim yükümlülüğüne ilişkin bu ihlal, sözleşmenin 3.1.9.3. maddesine göre değerlendirilmiş, devamı olan 3.1.9.4. maddesi yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa ki, 01.04.2011 tarihli denetim raporunda ihlal, sözleşmenin 3.1.9.4. maddesine dayandırılmış olup, bu madde kapsamına göre de bir değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. Nitekim, sözleşmenin 3.1.9.4. maddesi " sağlık hizmeti sunucusundan ayrılan hekimin; bu sözleşmenin 3.1.6. numaralı maddesine göre ruhsat/faaliyet izin belgesinde yer alan branşlarda zorunlu bulundurulması gereken hekim olması durumunda, bu durum sağlık hizmeti sunucusu tarafından ... ilgili Kurum Taşka teşkilatına bildirilir. Bu durumda, kurumca Medula sistemi üzerinden, ayrılan hekim ve ilgili branş pasif edilir. ... " düzenlenmesini içermektedir. Diğer yandan, alınan ilave ücretlere ilişkin cezai işleme yönelik kök rapordaki değerlendirme ile ek rapordaki değerlendirme arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; konusunda uzman bilirkişiden bu doğrultuda, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde,yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme ile karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: (1) no’lu bent gereğince hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.