Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1682 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15897 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı firmadan koltuk ve yemek odası takımı aldığını, ürünlerin üretim nedenli kusurlu olduğunu, firmaya başvurmasına karşın müdahalede bulunulmadığını ileri sürerek fatura tutarı 6900,00 TL nin davalıdan tahsilin istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının davalıya ödediği 6900,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davalı firmadan alınan ürünlerin ayıplı olduğu iddiası ile açılmış bedel iadesi istemine ilişkindir. Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)'un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir." denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun'un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece, dava konusu ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış düzenlenen rapor doğrultusunda karar verilmiş ise de; ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu hususunda yeterli bir inceleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, dava konusu ürünler üzerindeki ayıpların açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu hususu tespit edilmeli, bu yönde ek rapor yahut gerekmesi halinde yeniden rapor tesisine gidilerek ihbar süreleri de dikkate alınmak kaydı ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 118,00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.